Mittwoch, 1. September 2010

Ersoy Cav - Mevsimlerden

Karlar yagardi,uzun kis gecelerinde,
Sabahlara kadar hic durmadan yagardi,
Simdi burnumda keskin bir naftalin kokusu,
sürükleyip götürüyor beni,
Yasadigim onca berbat seye bir kez daha beni carpa carpa.,
bir koridorun dar duvarlarinda tenimi kanata kanata,
sürükleyip götürüyor beni,...

Sabahin ilk isiklari,
evimizin uyduruk bir cesmesi vardi bahcemizde,
sabaha kadar kar yagmis,
Cesme donmus,
zavalli cesmenin ince burnundan ok gibi bir sivri buz kütlesi öylece sarkmis,
Kapiyi acip ilk havayla temas ettigimde
ne kadarda mutlu olmustum,
her yer bembeyaz.
Bahce agaclarinin dallari ,kartpostallardaki gibi görünüyor.
Yalniz havada artik bulutlar kalmadigi icin,
Dondurucu bir soguk var.

Annem ve babam uyanmadan onlar icin iyi bir seyler yapmak istedim.Evimizin arkasindaki odunluga gitip,iki kolumun üstünü Odunlarla doldurup,Karin icinde,tökezleyerek,
Cesmemizin basina geldim.Etraftaki karlari üsüyen ayaklarimla ezdim,
Yaz ,kis Kara Lastik denen bir lastik ayakkabi giyiyorduk.Sicak tutmuyordu kesinlikle,Ama baska ayakkabi hic görmemistim.

Odunlari birbirlerine yaslayarak dizdim cesmenin altinda,
sonra cali cirpi sokusturdum bosluklardan,
Arada bir ellerime agzimdan cikan buharlari üflemek zorunda kaliyordum,
Keskin bir ayaz vardi havada,
Ama her yer o derece de güzel görünmekteydi,
kibriti caktip odunlarimi yaktim,
boguk boguk dumanlar cikmaya basladi,
her sey zaten nemliydi,
bunun böyle olacagi belliydi,
ellerimin üstüne cöküp,
dumana yaklasip,
Dudaklarimi uzatip ritmik sekilde üflemeye nasladim,
eh bir süre sonra dumanin icinde,
kücük bir alev uyaniverdi
.söneceginden korkarak dikkatlice üflemeye devam ettim,
ince odun parcaciklari önce dumanlandi ,
sonra alevler odunlari sarmaya basladi,
yüzüme isi vurdukca mutlu oluyordum,
ne güzel seymis aslinda isinmak.

Cesmenin altinda Ates yanmaya basladi,
Eski bir Domates kasasini yan egip üstüne oturdum,
Elime bir cubuk alip,hem cesmenin acilmasini bekliyordum,
hem isiniyordum.ayaklarimi biraz geri cektim,Lastik ayakkabilarim yanar diye korktum.
Komsumuzun evini bizim evden ayiran cok süksek olmayan bir duvar vardi,
atesle oynarken,
komsu bahcesinden,
ayni burdaki gibi,
dumanlarin yükseldigini fark ettim,
cenemi dizlerime yasladim,
güldüm,
eh pek tabii
herkesin Cesmesi donmus...
Atesim yandi..agir agir közlendi..
yerimden dogruldum..
cesmemizin kurdelaya benzeyen kismini tuttum
actim..
Tisshhhhh
diye bos bir ses cikti..
biraz egildim baktim..
su yoktu..
sadece o sesi duydum...
agzimi dayadim cesmeye
icime cektim
cektim
su cikmadi..

tam cesme ile ugrasirken
Arkamda babami fark ettim
ona döndüm.
Karlarin icinde yürüyen öyle güzel bir adam
uzunca bir palto atmis omuzlarina,
ayaklarinda bot benzeri ayakkabilar,
baba dedim ona kosarak,

`` yüzümüzü nasil yikayacagiz ,kar yagmis cesme donmus``

kucagina aldi beni,
biraz ellerimi isitti

sonra yeniden yere birakti,
gel bu gün yüzümüzü karla yikayalim dedi babam,
ikimiz beraber yerden taze karlari alip ellerimize sürdük yüzümüzü bir güzel karla yikadik,
cok soguktu ama, ne fark ederdi ki,
orada sogugu silip atan bir sey vardi,
o sevgiydi,
Mutluluktu,
huzurdu,
Babam yeniden kucagina aldi beni
ellerim yüzüm kizarmisti
paltosuna sardi
Eve yollandik,
kücücük varligim büyük gögsünde eridi gitti.

Ersoy Cav 2010

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen