Sonntag, 26. September 2010

inan

iki dudaginin arasinda
Fisiltina karisip durur
Can,
Cagiran gözlerin,
hic unutulasi degil,
inan...

Sesleri yorgun sabahlarin,
Perdeyi araliyor
Tan,
Kalabaligina kosmasam,
Gözlerine bakmsam,
Dayanilir gibi degil,
Yasam...

örtünür seninle her gecem,
Sen ,sensiz yasiyorum
san,
Tutunmazdim gamzene,
Gülüsün böyle tenimi,
Yakmasaydi,
inan...

Ersoy Cav 2010

Mittwoch, 22. September 2010

Ersoy Cav - Karlos Ve Cesika

Cesika ve Karlos,
öyle asiklar,
Sürekli mesajlasiyorlar,
Cesika
sekreter,
genc bir hanim,
Karlos,
Pilot,
Sürekli ucuyor askla,
Ucaklar,
Askla ucuyorsa...

Aksam yemekleri,
Karides ve havyar,
Sarsiyor Saraplari,
Koyu sarhos gecelerini,
Karlos,
Büzüyor kibarca dudaklarini,
Cesika Suh ve Kadin.

Gece oluyor Sonra,
Her günün sonunda,
Nasil oluyorsa,
Birakiyor evine Cesikayi,
Bogucu bir kibarlikla,
Yukari gelmezmisin diyor,
Cesika Suh ve Kadin.

Caz Ediyor Müzik,
Saksafonlar Yilan gibi
Belini Tutuyor tüy gibi hafif,
Icten ice Titriyor Cesika,
Uzun kirpiklerinde Ates bir gölge,
Nefesin araligi daraliyor,
Karlos Ciplak ve Yalin,
Cesika Suh ve Kadin...

Ersoy Cav 2010
Eylül:)

Ersoy Cav - Bir baska Siir

Sen öyle istedigin icin,
Güzel seyleri anlatmali bu siir
Mutlu Anneleri,
Kosan cocuklari,
Atlari anlatmali,
Yelelerin de özgür Rüzgarlar.
Kelebekler
olmali her cicekte,
Papatyalar göz kirpmali hani,
ucsuz bucaksiz Göklerde,
Ucurtma bayramlari....


Insanlar Sokaklarda,
Tebessümlerle selam vermeli,
Her sabah sehirler sarkilarla
uyaniyor iste bak,
Kol kola girmis
Ayrilanlar,
Naif erkekler
öpüyor kadinlarinin Ellerini,
Daha cok cingene kirmizisi
Rujlari,
iz birakiyorlar
inadina günahlarin.
Sen öyle istedigin icin,
Güzel Seyleri anlatti bu siir...

Ersoy Cav
Eylül 2010

Ersoy Cav - Gölge oyunu

Alip Tepeleri daglari,
Carpip birbirine,
Kaderden tozlar kaldiriyorum,
Gücü yetecek ölümün bir gün
herseye,
Cigliklari bogacak,
Caresi kadinlarin,
Gözlerini animsiyorum,
Kan Gibi bakarlardi,ilik....

Gittigin yollari alip,
birbirine carpiyorum,
Kederimden Tozlar kaldiriyorum,
Gücüm,
Yetecek bir gün ölüme,
Parcalayip atacagim zamani,
Utansin diye her anindan,
Kapanan gözlerini animsiyorum,
Caresiz bakardi,
Yazik...

Ersoy Cav 2010
Eylül.

Ersoy Cav - Ziyani Yok

utanirim da söylemeye,
bilmesen de olur,
herneyse,
göklerin mavisi derin,
gittikce sana varilirmi,
bütün renklerden,
bes kücük tas biraktin
ellerime,
öperim izlerini,
utanirim da söyleyemem,
Kalbimin Sahibi sensin...


Kirpigim küser,
Konusmam kimselerle,
Saklarim köse bucak kendimi,
Baglarim günesi geceye,
Sarilir uyurum Hayaline,
Utanirim da söyleyemem,
Her günün Sabahi sensin....

Bir köseden bir baska köseye,
uzanirim,
Görmesen,
Dokunmasan ,
Bilmesen,
Sevmesen,
ziyani yok,ziyani yok
icimdeki Acinin,
Kaynagi Sensin....

Ersoy Cav 2010 'Eylül

Ersoy Cav- YABANCI

icimden bir sen geciyor,
Nasil da Yabancisin,
Bütün kapilar kilitli,
Hic ben degilmisim gibi,
Cicekleri ellerine birakan,
hic olmamisim gibi,
Sabahlara kadar yanibasinda,
Nasilda yabancisin bana,
Dudaklarimda Adin,
Tenimden Can gidiyor..

Ersoy Cav 2010 Eylül

Ersoy Cav - ASK

Tutkunun bas ucuda,
Yak atesleri
yalinayak,
Sicakliginin adi Dans.

Cekilsin gözlerinden okyanuslar,
Birak saclarini,
istedigi gibi dagilsinlar,
Solugun dagitsin geceyi,
Kalbinin Vursunun
her ani
Ask...

Ersoy Cav 2010

Ersoy Cav - Nicin Benimle Gelmiyorsun

Uzaktan,
Sesini duydun,Sevgimin,
Nicin benimle gelmiyorsun...
Mavi köprülerin altindan akan,
Minik köpükler,
Hayallerimiz gibi,
Gökkusaklarindan,
Renkler koydum basucuna,
Kostugunda,
Tebessümün olsunlar diye,
Fisiltilarim, gözlerinin bugusunda,
Nicin benimle gelmiyorsun...


Bak yüzüme,
Görecegin sey,
Kendinden fazlasi degil,
Sen yokken,
öpüp alnima koydugumdun,
Her Düste ,
Hayra Yordugumdun,
onlari uyandiralim öpücüklerle,
Bütün cocuklar tutuyor ellerimden,
Nicin benimle gelmiyorsun...

Bir Kalbin,Ritminde olacaksin,
Tozlu bir yol Yanagini sürecek, ayaklarina,
Yürüdügünde ,
göreceksin,
Serpistirecek saclarin yildiz beyazlarini, geceye,
Ufuklari kucakladiginda,
Kollarinda bir insan sicakliginda olacagim,
Nicin imkansizi unufak etmiyorsun,
Nicin benimle gelmiyorsun...

Ersoy Cav Eylül 2010

Dienstag, 21. September 2010

Ersoy Cav - Parmaklarimda Labirentlerin

Hüzün mevsimlerini asip gidecegiz,
iyi yada kötü günlerin
nihayet,
bir önemi yok,
Yürürken ,
o Mor safaklarin alninda,
istiyorum,
Ellerin elimde olsun,
Bir ömrün kalbine dokunup gidecegiz,
Er yada Gec,
nihayet,
Hic bir Anlami yok,
Yalniz, sicakligin,
Tenimde dursun istiyorum...

Bütün isiklar,elbette,
Sönecek Son gün,
Ve bir gün,
Animsamak istemiyorum,
Nasil arardim Sesini,
Hep susardi bir hickirik,
Dün yada bu gün,
nihayet,
Hic bir direnci yok,
Tesellilerin,
Yanliz,
Tebessümlerin
dudaklarimda dursun istiyorum...


Hic yalniz birakma beni,
Bir kez daha animsayalim eski Günleri ,
bit Tek Mumun aydinlattigi geceleri,
Isik yada Karanlik,
nihayet,
hic ama hic anlami yok,
Basucumda dur,
Ellerim yanaklarinda olsun,
Hic sensiz birakma beni,
Yalniz,
Kalbim Kalbimde atsin istiyorum....

Samstag, 18. September 2010

of iste

Senden sonra
hic bir yere yakismiyor
saksidaki cicekler,
hic bir yere yakismiyor artik,
bakislarim,
ellerim,
kalbim...
Doldukca varligin icime ,
Büyüyor eksikligin,

Senden sonra hic bir yere
düsmüyor yagmurlar,
Tutmuyor daglarin yüceleri karlari,
resimlerdeki gökmavileri
Caglayan sulardaki köpükler,
of,
olmuyor iste olmuyor...

Hic bir cümle uymaz oldu siirlere
senden sonra,
sarhos etmiyor icilen icki,
doyurmuyor sensiz hic bir yemek,
uyku desen
kacisip gitti kapilardan,
of
olmuyor iste,olmuyor

Freitag, 17. September 2010

imkansiz Hayaller

Imkansiz Hayaller

En güzeli senin imkansizligina yaklasmaktir.Bütün cümleler bir basamak,bütün heceler bir amac.Yaklasip da dokunamayacagim bir hayali,kim cok görebilir bana.

Ellerinden tutup,saclarina cicekler taktigim yerde,Dudagindan yanagina bulasan tebessümünün karsi konulmaz cekiciligindeyim.Geldigimiz yerlerin ne önemi olabilir,gidecegimiz yerler en güzeli.Bir Düsler yumaginda basliyor hersey.Uyumus kalmisim odanin her hangi bir yerinde,ellerinin izi oksuyor saclarimi ansizin,sana uyaniyorum.Ve ardindan yalnizliklar sana uyaniyor,duvarlar sana uyaniyor,Resim cerceveleri sana uyaniyor,yollar ,nehirler,ve sehirler sana uyaniyor.

Imkansizligina öyle yakinim,mutlu oluyorum,Gözlerim kisiliyor varligindan.Sehrin en yüksek köprülerinden birinde,sarilip koydugunda gögsüme basini,Bir tutam sacin dagiliyor yüzünün yarisinda.Senin Masalini anlatiyorum.Kalbinin Gögsümdeki vurusu tüm kalabaligin ugultusunu bicak gibi kesiyor.Yalnizliklar susuyor,Tas Duvarlariyla Binalar susuyor,Yollar ve Nehirler susuyor.

Masalini dinledikce,Varligin daha bir sokuluyor tenime,nefesin akip gidiyor icimden.En son ne zaman `keske bu film hic bitmese` dedim hic animsamiyorum.` Keske bu Rüya hic bitmese ` diyorum.O kadar iyi hatirliyorum ki.

Sözler bittiginde,Yanaklarini avucuma alip,Gözlerine baktigimda anladim,

Gidecek bir yolumuzun olmasi,ne güzel.

Seninle uyanilacak bir günün olmasi , ne güzel.

Sevdigin sarkilari dinlemek , ne güzel.

Yanaklarin avuclarimda olmasi , ne güzel.

Ama en güzeli senin imkansizligina yaklasmaktir.Bütün Düslerim birer basamak,

Bu kadar yaklasipda,Dokunamadigim bir hayali kim cok görebilir bana?

kim?


Ersoy Cav 2010

Montag, 13. September 2010

Referandumun ` R ` si

Bir Agac gölgesi bulmussun yine,
uzanmissin,
gömleginin dügmeleri göbegini zar zor tutuyor,
Serin bir sonbahar aksamindasin,
Yüzünde sacma sapan ,nereden geldigi belirsiz bir mutluluk var,
Referandumda ,büyük degisimler icin,
`` yetmez ama Evet `` demissin.
ustaca her seyden anliyormus izlenimi vermissin...

Gözlerin kapaniyor yavas yavas,
miskinligin öyle tatli öyle vazgecilmez,
hemen ilerinde
bir bataklik var,
sürekli görmezden geldigin,
burnuna sinekler konuyor,
onlari kovmaktan acizsin,
Tembelligin.
Ahmakligin,
öyle vazgecilmez.

Esantiyon bir anahtarliga takmissin,
Anahtarlarini,
pantolonundan öylece sarkmis,
üc bes kurus cebinde paran da var.
Sirf bunun icin,
mutlu olmasa bile,
En azindan `umutlu` bir gelecegi satmissin.
Serin bir agac gölgesine yatmissin,
Yüzünde nereden geldigi belirsiz bir mutluluk,
Gözlerin kapaniyor,
Mahmursun,
Yalnizsin,
Ahmaksin.

Ersoy Cav 2010

Mittwoch, 8. September 2010

Ersoy Cav - Bayramlar

böyle olmasin istersin,
Uzakliklar,
yaklastiginda iyice,
nefesini duyarsin,
yalnizligin,
bir mevsimi tutar savurur
elleri tanrinin,
Kosusup durur sokaklarda
Rüzgarlar,
Hep böyle gecip gider,
Bayramlar...

Daha bir cok gözlerine batar,
Sabahin o en güzel saatleri,
Cok sey degismez senin icin,
Sokaklarinda yürürsün,
Sehrin,
Daha bir yabancilasir,
Carsilar ve vitrinler,
Bakarsin uzun ve sessiz,
Birbirine karisir bütün anlamlar,
Hep böyle gecip gider,
Bayramlar...

Koyacak bir yer bulamam ,
icimdeki siziyi,
Tutar ellerimden,
Cocuk gibi,
kendi issizligina götürür,
Sende olan her seyi,
Yagmurlar kosusur bulutlardan,
Daha bir hüzünlü,
Ve
daha bir aglamakli baktigin,
o eski Fotograflar,
söylesen duymaz,
susarda konusmazlar,
Hep böyle gecip gider,
Bayramlar...

Ersoy Cav 2010


Dienstag, 7. September 2010

Ersoy Cav - Mutsuzlugun sehrinde

mutsuzlugun sehrinde,
adim basidir yalnizlik,
banklarda,
terk edip giden kadinlarim oturur,
gözleri siyahtir,
kiminin yesil,

gökyüzünden kül yagar
mutsuzlugun sehrinde,
sokaklari
kaybolan yillara acilir,
tüm evlerin kapilari
kilitlidir
konusmaz hic kimse benimle,
rüzgar esse,
bir mevsim dagilir
meydanlarinda,
ucusur umutlarim
bir saga bir sola,
mutsuzlugun sehrinde...

Ersoy Cav

Ersoy Cav - Neden

Anlatmak istedigim bir resim var,gördügüm bir cok resmin arasindan siyrilip,kendini bu güne tasiyan.Simsiyah bir arkaplanin üzerinde,yildizli duruyordu biraz,biraz umutsuzlugu,biraz da insani anlatiyordu.Ellerimde simdi bakiyorum.

Gece yarisini gecmisti,Caddeleri saran hüzünlü karanligi,sokak lambalarinin isiklari delik desik ediyordu.Ellerim cebimde yürüyordum,birinci sokaktan sola saptim.Her yerden burnuma bozulmus meyvalarin kokulari dolusuyordu,ama bu rahatsiz eden bir sey degildi.Sehrin sokaklarinda ne bir insan nede bir Arac vardi.Hersey sanki bir seylere küsmüs gibi suskun ve sakindi.
Yürüdügüm caddede pazar kurulmustu,pazarcilar her seylerini toplayip gittikden sonra,caddede öbek öbek cöpler vardi,mevsimlerden yaz oldugu icin bu koku kacinilmazdi,isigin vurdugu yerlerde cöp ,sebze ve meyve kalintilarinin üstünde sinekler ucusuyordu,yürüdügüm istikamete dogru yol yokustu,yoruldugumu animsiyorum..
Bir kac dakika bu kirli caddede yürüdükten sonra saga acilan ince sokaktan bir ses duydum,adimlarim yavasladi ve durdum,sesin geldigi yöne kulak kabarttim,ayni sesleri bir kez daha ama daha net duydum,o yöne dogru dikkatlica baktim,derin bir karanlikla kapliydi sesin geldigi cadde, icimde karsi koyamadigim bir merak uyandi,sesin geldigi incecik caddeye saptim.

Hisirti sekilnde bir ses yigini ben yürüdükce cogaliyordu,yürüdüm karanligin icinde kaybolana, sese ulasana kadar yürüm,durdum..bir kararti hareket ediyordu ve bu sesleri o cikariyordu,gözlerimi kisarak secmeye calistim,evet arkasi bana dönük egilmis ve bir seylerle bahska hic bir seye ilgi duymadan ugrasiyordu.
Beni duyabilecegi kadar net ve yüksek bir sesle ona seslendim,yanitini bekler gibi kulak kabarttim,onu gecenin icinde zar zor secmekteydim.Bir kez daha seslendim,orali bile olmadi.oysa uzansam dokunabilecegim kadar yakinimdaydi,hisirtilar cikarmaya devam etti.
öyle merak etmistim ki onun kim oldugunu,cesaretimi topladim omuzundan tutup cektim,ürkek ve cevik bir hareketle bana döndü,bir an öylece kaldik,sonra ben catallasan sesimle kim oldugunu sordum,hic bir sey demedi,nefes alirken gögsünden cikan o kötü sesleri duydum.Hastaydi saniyorum,ve henüz yüzünü görmüs degildim,üzerinde yaz olmasina ragmen kalin paltoya benzer bir giyisi vardi,karanlikta kamburlasmis sirtini zar zor sectim,ve ellerinde ne oldugunu bilmedigim, bir seyler vardi.

Kolundan sakince tuttum,benimle gelmesini söyledim,vucudunun seklini hic bozmadan benimle geldi,karanligin icinden gectik,bu dar sokaga acilan caddeye geldik,onu isigin altina getirdim,yüzüne dökülen isik onu tedirgin etti,benim ise merakimi büsbütün gecirdi.
Yetmis yaslarinda bir adamdi,uzun kirli saclari ve sakallari vardi,gözleri öyle derinde ve kederliydi,yüzünün her yerinde bicak yarasi gibi derin cizgiler vardi,yem yesil gözleri öyle canliydi ki sasirdim,hic bir sey demeden yüzüme bakiyordu,agzinin kenarlarinda biraz önce yemege calistigi meyvelerin kirintilari duruyordu..Parmaklari da yüzü kadar örselenmis yipranmisti,kirli büyük ve kaba elleri vardi,Tepeden tirnaga onu süzüyordum,pantolonlarini coraplarinin icine sokmustu,deyim yerindeyse iki büklümdü,karsimda korkmus yada heyecanlanmis gibi duruyordu..
öylece bir kac dakika gecti saniyorum,icimde karsi koyamadigim bir agri alevlendi,yumusak sevecen bir ses tonuyla kim oldugunu sordum,bana yanit vermedi,elindeki meyveleri sikica tutmustu.Acmisin dedim,basini yavasca önüne egdi,ellerindeki ,o kokmus bozulmus meyvelere bakti,onun cektigi aci ve izdirap sanki görünmez bir bagla kalbimin icine akiyordu,gözlerim bugulandi,kendimi tutmak icin dislerimi gicirdattim,yanaklarimda bir kas yigini toplandi...
Elimi cebime soktum,ne kadar para var ise hic bakmadan paltosunun cebine sokusturdum,sonra arkami dönüp hizli ve sinirli adimlarla oradan uzaklastim.

Bombos caddede yürürken,yanaklarimi bir yaz rüzgarlari oksuyordu,baska zamanlarda bu rüzgardan öyle keyif alir,mutlu olurdum,simdi ise,mutsuzdum,aglamak istiyordum,bir agacin gövdesine kapanmak,ve hickira hickira aglamak istiyordum,bakislarimi kaldirip,gökyüzüne baktim,yildizlar el sallar gibi,parliyordu.
Yanaklarimdan ilik ilik damlalar bosaldi...
Gözlerim göklerin derinliklerinde...
Sordum...
`` Neden ,Neden,Neden...``









Montag, 6. September 2010

Ersoy cav - özlemek öyle bir sey

öyle bir sey özlemek,iste,
siginip ana koynuna,
dudagin bükülürken,
sicacik,
ellerin oksayisinda,
Anlatir gibi
duvarlarin kuru yalnizligini,
öyle bir sey özlemek,

Sus pus olmus kis aksamlarinda,
pencereler kirilir
uzakligindan,
bakip yollarina,
Aglamakli gözlerle,
öyle bir sey özlemek iste...

Anlatilan bir masal var,
uzun ve,
usul usul,
sonunda eriyorlar muradina,
inanir gibi,
zamanin yalanlarina...

bekler durur bedenim,
bir tas gibi,
hep yerinde ve cetin,
bir adim öteye gitsem,
ucurumun korkunc ve derin.
siginip umudun kollarina,
icimde titrerken hep sesin,
özlemek öyle bir sey iste

Ersoy Cav 2010





Sonntag, 5. September 2010

Ersoy Cav - BANU

Gülleri siz alin,
Dikenler yeter bana,

Isigi siz alin,
Yildizlar yeter bana,

umudu siz alin,
Teselli yeter bana,

Dünyayi siz alin,
Banu Yeter bana...

Ersoy Cav 2010








Freitag, 3. September 2010

Ersoy Cav - Sen Hic

Sen hic denizleri tuttunnmu,
Dalgalari,
Sahillere vurdun mu
sen hic ben oldun mu

köse bucak nefesimde
tasiyorum seni,
bir an seni düsünmesem,
ölürüm ,
mizrak uclari gibi
degiyor kalbime yoklugun,
Sen hic,
Kirpik oldun mu
göz oldun mu,
Aglamaktan yoruldun mu..

Ersoy cav 2010

Mittwoch, 1. September 2010

Ersoy Cav - Mevsimlerden

Karlar yagardi,uzun kis gecelerinde,
Sabahlara kadar hic durmadan yagardi,
Simdi burnumda keskin bir naftalin kokusu,
sürükleyip götürüyor beni,
Yasadigim onca berbat seye bir kez daha beni carpa carpa.,
bir koridorun dar duvarlarinda tenimi kanata kanata,
sürükleyip götürüyor beni,...

Sabahin ilk isiklari,
evimizin uyduruk bir cesmesi vardi bahcemizde,
sabaha kadar kar yagmis,
Cesme donmus,
zavalli cesmenin ince burnundan ok gibi bir sivri buz kütlesi öylece sarkmis,
Kapiyi acip ilk havayla temas ettigimde
ne kadarda mutlu olmustum,
her yer bembeyaz.
Bahce agaclarinin dallari ,kartpostallardaki gibi görünüyor.
Yalniz havada artik bulutlar kalmadigi icin,
Dondurucu bir soguk var.

Annem ve babam uyanmadan onlar icin iyi bir seyler yapmak istedim.Evimizin arkasindaki odunluga gitip,iki kolumun üstünü Odunlarla doldurup,Karin icinde,tökezleyerek,
Cesmemizin basina geldim.Etraftaki karlari üsüyen ayaklarimla ezdim,
Yaz ,kis Kara Lastik denen bir lastik ayakkabi giyiyorduk.Sicak tutmuyordu kesinlikle,Ama baska ayakkabi hic görmemistim.

Odunlari birbirlerine yaslayarak dizdim cesmenin altinda,
sonra cali cirpi sokusturdum bosluklardan,
Arada bir ellerime agzimdan cikan buharlari üflemek zorunda kaliyordum,
Keskin bir ayaz vardi havada,
Ama her yer o derece de güzel görünmekteydi,
kibriti caktip odunlarimi yaktim,
boguk boguk dumanlar cikmaya basladi,
her sey zaten nemliydi,
bunun böyle olacagi belliydi,
ellerimin üstüne cöküp,
dumana yaklasip,
Dudaklarimi uzatip ritmik sekilde üflemeye nasladim,
eh bir süre sonra dumanin icinde,
kücük bir alev uyaniverdi
.söneceginden korkarak dikkatlice üflemeye devam ettim,
ince odun parcaciklari önce dumanlandi ,
sonra alevler odunlari sarmaya basladi,
yüzüme isi vurdukca mutlu oluyordum,
ne güzel seymis aslinda isinmak.

Cesmenin altinda Ates yanmaya basladi,
Eski bir Domates kasasini yan egip üstüne oturdum,
Elime bir cubuk alip,hem cesmenin acilmasini bekliyordum,
hem isiniyordum.ayaklarimi biraz geri cektim,Lastik ayakkabilarim yanar diye korktum.
Komsumuzun evini bizim evden ayiran cok süksek olmayan bir duvar vardi,
atesle oynarken,
komsu bahcesinden,
ayni burdaki gibi,
dumanlarin yükseldigini fark ettim,
cenemi dizlerime yasladim,
güldüm,
eh pek tabii
herkesin Cesmesi donmus...
Atesim yandi..agir agir közlendi..
yerimden dogruldum..
cesmemizin kurdelaya benzeyen kismini tuttum
actim..
Tisshhhhh
diye bos bir ses cikti..
biraz egildim baktim..
su yoktu..
sadece o sesi duydum...
agzimi dayadim cesmeye
icime cektim
cektim
su cikmadi..

tam cesme ile ugrasirken
Arkamda babami fark ettim
ona döndüm.
Karlarin icinde yürüyen öyle güzel bir adam
uzunca bir palto atmis omuzlarina,
ayaklarinda bot benzeri ayakkabilar,
baba dedim ona kosarak,

`` yüzümüzü nasil yikayacagiz ,kar yagmis cesme donmus``

kucagina aldi beni,
biraz ellerimi isitti

sonra yeniden yere birakti,
gel bu gün yüzümüzü karla yikayalim dedi babam,
ikimiz beraber yerden taze karlari alip ellerimize sürdük yüzümüzü bir güzel karla yikadik,
cok soguktu ama, ne fark ederdi ki,
orada sogugu silip atan bir sey vardi,
o sevgiydi,
Mutluluktu,
huzurdu,
Babam yeniden kucagina aldi beni
ellerim yüzüm kizarmisti
paltosuna sardi
Eve yollandik,
kücücük varligim büyük gögsünde eridi gitti.

Ersoy Cav 2010

Ersoy Cav - kiralik OY

Seninle acik konusayim mi?`
Gerci senin icin hic bir sey fark etmez,
Cunku sen Daracik bir yerdesin,ne anlatirsak anlatalim,
Senin kalin duvarlarina carpip dagiliyor.


Bir vakitler Gazi pasa senin icin,sen iyi yasa diye ,korkunc savaslar yapti,
Ardina senin,Soylu atalarini almisti,onlara inanmisti,cunku onlar onurluydular,ac da olsalar,acikta da olsalar,basi dik yasamak istiyorlardi.Yedi cihana kafa tuttular,
Gazi Pasa Senin haline cok üzülüyordu,yillarca senin ihmal edildigini,yalnizca savaslara sürüldügünü yakindan görmüstü.( En kötü ihtimal diyelim )Sana seni yönetecekleri secmen icin bir oy hakki birakti.
Sen onu sevmiyorsun biliyorum,kulaktan dolma sacma sapan seylerle onu karaliyorsun.Onunn sana bir hak olarak verdigi oyunu,Sen bulgura,pirince,kisin iki torba kömüre satiyorsun,Cunku senin icin,uzun vaadede hic bir seyin önemi yok,sen günü kurtarmanin pesindesin,Bu gün karnin doysun yarina kim öle kim kala diyorsun.
Riyakarsin,ögrenmeyi sevmiyorsun,birazda ahmaksin.

Sana böyle dedigim icin bana sakin kizma,hani diyebilirsin ki, okul vardi da gitmedik mi,egitilmis olsaydim böyle öküz kalmazdim da diyebilirsin.
Ama ben bunlari kabul etmem,
Cunku sen,Etrafinda yasanan onca seyden ders almiyorsun,basina gelen felaketlerden rahatsiz olmuyorsun.Yasamin kendisi en iyi okuldur.o yuzden ben sana söylediklerimde hakliyim.

Seni sosyologlar henüz cözemediler,
Meydanlarda kahrolsun Amerika diye bagirip,Amerikaya göbekten bagli partilere oy atiyorsun.
Agzin acik her seye inaniyorsun,
Biliyormusun ben senden biktim yildim.

Ersoy Cav

``His,yok,hareket yok,aci yok...
Les mi kesildin?
Hayret veriyorsun bana,
Sen böyle degildin ``

Mehmet Akif Ersoy (1913)

Ersoy Cav - HAYAL ürünü

Ben bir yerdeydim,
Sen hic bir zaman o yerde olmadin.anlatacagim sen yok iken,
Neler geldi bak basima.
Bir evimiz vardi,ikimizin kalabaligi dolasirdi hep o evde.Ama o gün sen yoktun...
Evimiz bir gölün kenarindaydi,Etrafta baskalarinin da evleri vardi,Ama cok tanimazdik komsularimizi...Biz daha cok kendimizle saniyorum mesgul olmustuk,Yada orada hayat öyle idi,
Pek kimse bir birleriyle ilgilenmezdi...
Senin olmadigin o gün ben , Göl`e bakan bahcemizde bir seyler ile ugrasiyordum,
Tuhaf kuslar vardi agaclarda, Mor kanatli kuslar vardi,
Yapmakla ugrastigim seye odaklanmaya calissamda, etrafimda ucusan tuhaf seyler dikkatimi ezip geciyordu.öyle ilginc ti ki hersey.Alnimdan bir damla ter aktiginda,Son derece düzgün giyimli bir garson bana cok ciddi bir yüzle bir bardak cay ikram ediyordu ve sonra arkasini dönüp gidiyordu...Aslinda bunlar detaylar...

Ah nasil icimde sizili bir his biraktin öyle sen.
icimde sesin vardi,bana dedin ki;
Gidip biraz yüz hadi...
elimdeki önemsiz seyleri yere biraktim,
Beni cagiriyordun,gitmemezlik olurmuymus...gölün sularina dokundurdum ayaklarimi,kumlar kristal bir sogukluk yayiyordu,karsi kiyida,cansiz renkleri ile evler,onlari saran agaclar vardi,
dizlerime kadar gölün sularina girdim,öyle soguktu ki su,kollarimla kendimi sardim.Arkami dönüp evimize baktim,bahcedeydin,
Bana el salliyordun,öyle tuhafti ki gülüsün,bir veda eder gibi aglamakli, birazdan sarilacakmissin gibi,piril piril gözlerle bana baktin,el salladin...
Ben senden gitmek istemiyordum,sular soguktu,cenem titriyordu...Aglamak istiyordum..ben senden uzaga gitmek istemiyordum...
iste böyle düsünürken,senin cigligin beni sarsti,kafami kaldirip baktigimda inanilmaz büyüklükde bir dalganin üzerime düsmek üzere oldugunu gördüm,neden bilmem,korkmadim,ve hic paniklemedim,bir saniye bile kaybetmeden derin bir nefes aldim,bu bana lazim olabilir dedim,o kocaman dev su kütlesi bir kac saniye icinde,bir dünya gibi basima yikildi.suyun icinde gözlerimi actim,her sey nasilda karisikmis böyle,burgu burgu büyük bir kuvvetle su gücünün limitindeydi,ona karsi savasmak gibi aslinda bir niyetim de yoktu,cunku bu bir ise yaramazdi.biraz önce icime cektigim nefesim yavas yavas tükeniyordu,tekrar bir firsatini bulsam,bir kez daha cigerlerime havayi doldurabilirsem belkide kurtulabilirdim bu dar ve agir yerden,ama buna hic firsat olacaga benzemiyordu,ugultu bu agirligin altinda artik daha fazla dayanamayacagimi anladim,öyle dev bir orduya teslim olan,caresiz bir asker gibi biraktim kendimi,kollarimin o an nasil gerildigini,gögsümün inanilmaz agriyip sistigini sen görmedin iyikide,boynumdaki damarlar patlayacakmiscasina sistiler,gözlerim kocaman acildilar,gövdemi buz gibi suyun soguklugu terk etti.ne tuhafmis,insan son anda bile en azindan bir hamle yapmak istiyormus,
onu da yaptim...sonra,gevsedi her yerim,derin ve huzurlu bir uykuya dalar gibi dalip gittim,saclarimin suyun icinde akisini hissettim son kez.
Sen beni aldin,her seyi görüyordum,
Ellerin titriyordu,yanaklarimda dolasirken,gözünden bir damla yas tenime düsüp dagiliyordu.boynuma sarildiginda ,sana sarilmak istedim,iste aslinda o zaman anladim bana ne oldugunu...
Su her yeri dagitmisti,bir bahcenin kapisi agir agir yüzüyordu az ilerde yüzeyde,bir cok seyi katip önüne feci sekilde sürüklemis demek.
Bana sarilip dakikalarca öylece kaldin.Ben Sana artik hic sarilamayacaktim...

insan icin üzücü olan, canin tenden cikip gitmesi degildir aslinda,her canli mutlak ayni sona er yada gec ulasiyor,
ölümü insan icin zor yapan, dakikalarin ,günlerin aylarin yillarin cok degerli olmasi,cunku ancak o zamani durdurabiliyor.Vakit varken,
Sevecegim,
sarilacagim,
öpecegim,
güzel radyo müzikleri dinleyecegim,
hic sebepsiz sevecegim tanimadigim insanlari,
Aciyacagim kendime,
dalga gecip gülecegim kendime,
Yebi bir kitap alip sayfalarini koklayacagim,
bir kac resim daha cektirecegim kesinlikle,
sonra
cok üzülmeyecegim aslinda,
cekip gidenler,
Aci sizi
özlemler,
eksiklikler
Hayati sicacik bir yoragan gibi cekecegim üstüme,
Aksamlar ve sabahlar,
hayatin icindeki bütün kipirtilar
kosun bana kosun,

Vakit dar,
Sular üstüme üstüme geliyor...

Ersoy Cav 2010

Mittwoch, 25. August 2010

Ersoy Cav - size nasil geliyorsa

görmeden bakisini yoksul annenin,
bakarken,
dalarken,
yari ac cocuguna,
siziyla burkulurken icinde
kalbi,
dokunup göremediginiz icin,
öpemediginiz icin yüreginin tam üstünden,
saclarini koklamadiginiz icin rüzgarda,
aglarken öksüz bir duvar gibi anne,
bilmediginiz icin,
ve hatta bilmek istemediginiz icin,
Yarim öleceksiniz...

anlamadan,
Yarim kalsini sevincinin babanin,
zamansiz gelip serildigi icin
tenine cizgiler,
akpak oldugu icin saclari
öyle erken,
öyle cok
baba
teselli ararken,
kendi hic olmayisina,
anlayamadiginiz icin
bir kac satir bile
yoksullugun siirlerinden,
kiyisindan bile gecmediginiz icin
Tasrada ölenlerin,
yagmuru sirf bu yüzden
rümantik bir anda seversiniz,
Catilari akarken,
Camurken
cirkefken
hayat dedigim
iste bu anda
yüzünün orta yerine tükürürken
siz
ya rabbi sükür
deyip,
eksik öleceksiniz...


eksik,
bir dostun agrili acisi,
eksik,
bir anin
mutlu anisi...
eksik insanlarin
bir yarisi...


Ersoy Cav 2010

Ersoy Cav - Sen ve Ben

gelip eve uzandim,
Duvarda bir resim
Resimde sen
Sende ben,


uyudum karanlik,
gecede düs
düste sen
sende ben,

susadim,
dudagimda su
suda sen
sende ben...

yoruldum,
düsündüm,
aklimda sen,
sende ben,...

Vaktim doldu
öldüm,
karsimda sen,
Sende ben,

keske yasiyor olsaydin
sen..


E.Cav 2010

Ersoy Cav -GIDIKLANMAK

yaklasma bana
üstüne kalirim
sonra doymak bilmez geceler,
islanir bir bir caddeler,
hava kapaliysa
yagmur islatmissa her yeri.
üstüne kalirim,
öpme beni...


cekinsin ellerin biraz benden,
tutma ne olur,
dokunma hic saclarima,
sonra gecmek bilmez seneler,
uzakta bir sehir varsa,
mutluysa tüm insanlari,
hayallerinin ardina düserim.
gercek yorar beni,
öpme beni
öpme öyle,
gidemem de
üstüne kalirim..
yapma böyle...

:)

Ersoy Cav 2010

Ersoy Cav - issiz

kör talih gülmedi yüzüne,
Sivaciydin duvar duvar,
yoksuldun,
issizdin.
Yoktun...

degistirdiler her seyini,
aldilar hissettirmeden,
heybede bir gelecek,
Göz altlarin
mora calan umutlar,
uykusuzdun
actin
yorgundun...


Gölgeler gibiydi,
üzülür ve cekinmezdi o el.
aldikca alirdi
varligindan bir pay,
o caldikca,
Sarkilarin duyulurdu,
kör talih,
kader ,kismet
ve o kirli el,
birlestiler,
Caresizdin,
Arkasizdin,
yoksuldun,
issizdin,
Yoktun....

Ersoy cav 2010

Ersoy cav - Teneke

Ayrilgin vurur böyle aydan geceye,
Yazamam yoklugun sigmaz heceye
Bu kisma ne yazik bulamadim kafiye
Resmin kaldi elimde,

kuslar ucar kuzeyden güneye,
gölgen vurur dagilir,yüzüme
bu kismi bos biraktim heyt
Canim öldü teninde,

sarkimdin siirimdin ah canimdin,
nasil anlatmali bilmem,dalimdin
ücüncü cümleye geldik eyvah
sitem vardi dilimde,

anlat bana konus uzun uzun,
Canimi yakiyor senin yoklugun,
burasini da okuyucu doldursun,
Sizin durur icimde,

döner durur hep ayni zaman,
dagildi sular, sustu o keman,
bu kismi gene bilamadaim aman
Adin yanar dilimde,

Felek sende benim ahim var,
Bir yarali caresiz bagrim var,
siir duman oldu,kacasim var
Günes batti gözümde,


noluo la:)

Ersoy Cav 2010

Ersoy Cav - Bebek

Bebegim,
Senden biraz önce,
telefonlar caldi,
Acmadim,
kitaplari yarim biraktim,
susturdum sarkilari,
Tebessüm ettim pencerelerden,
Sokak saticilarina,
Herkesin
güzel bir yeri var yasamda,
Yalniz,bebegim..
her sey degisiyor zamanla...

isiklar serpistirdim,odalara,
sen gelmeden biraz önce,
celimsiz bir kediyi sevdim ,
kapi araliginda,
sokagimizin,
lambalarina baktim,
karlar ucustu sonra,
Cok sonra,
isiklarin etrafinda,
Her yer beyazdir aslinda,
Yalniz bebegim,
Renkler degisiyor zamanla...

Bebegim senden biraz önce,
Aynalardan bugulari sildim,
Parmagimi koydum
zamanin dudaklarina,
dur dedim,
iki kücük el,
ve iki güzel göz sevdim,
ninnilere tebessüm ettim sonra,
Tenin isik gördügünde,
Elin kalem tuttugunda,
Annendir yasam boyu solugunda,
Yalniz bebegim,
Bütün resimler,
Eskiyor zamanla...


Ersoy Cav 2010 August

Samstag, 21. August 2010

Ersoy Cav - Büyük Adam ( SIZI )

Büyük elleri vardi babamin,
Ben cok kücüktüm.
Elleri beni mutlu ederdi,
O büyük adamin...

Simdi
keman sesleri duyuyorum
hayattan,
o seslerki simdi,
Siziya saplanan..
Acidim biraz kendime,
Cok aradimda bulamadim,
Cocuklugum nerede....

Büyük suskunluklari vardi babamin,
Ben cok konusurdum,
Sesi beni mutlu ederdi,
O büyük adamin...

Simdi bugulu gözlerle bakiyorum,
Yagmurlar düsüyor,
Yanaklarimdan.
üzüldüm biraz kendime,
Yokladimda kalbimi,
Gencligim nerede...


Güzel bir gülüsü vardi babamin,
Ben cok aglardim,
Tebessümü ikna ederdi beni,
O büyük adamin...

Simdi öyle yapayalnizim,
ölü duvarlar geliyor üstüme,
Kizdim biraz kendime,
Bütün o sevdiklerim,
nerede...

Yoklugu cok korkunctu babamin,
Hep onun sicakligini aradim,
Semdi beni yoklugu bir baska sariyor,
o büyük adam...

Ersoy Cav 2010

Freitag, 20. August 2010

Ersoy Cav - köylü kizi

basindaki yazmaya
elindeki kazmaya
gözündeki sürmeye
vurgunum sana köylü kizi

kipir kipir cilven var,
ah kalbimde yerin var
al yanakta benin var
asigim sana köylü kizi


Al kirazlarin Cicegi
Kerpic duvarin gölgesi,
köy ahalisinin cümlesi,
Viz gelir bana köylü kizi..

Ah Su ver ellerinden iceyim
icip de kendimden geceyim,
Güzeller icinde seni seceyim,
Vurgunum sana köylü kizi..




ne bu be sürekli agir abi siirleri felan
en güzeli bu
hastayim sana köylü kizi:)

Ersoy Cav - Sehitler icin

Yirmisende henüz,sirtini yirtip cikmis,mutlak bir kirmizi,mutlak bir genclik,
mutlak bir ölüm...
Hayalperest yanaklarina utangac bir tebessüm yapisip kalmisti.
Yüzünün uyumus tavrinda, bizi utandiran bir sey vardi..Yirmisinde henüz,
Alacakaranikta,
Sirtini Yakip gecmis,
mutlak bir ates,
mutlak bir Aci,
Mutlak bir ölüm...

Babasini tabuta sarilirken gördüm,alnindaki cizgiler bir savas yikintisi,
Elleri Yoksullugun örseledigi bir harman yeri
Boncuk boncuktu gözünde yaslari,
Tenin ihtiyar cografyasinda,
Saganak yagmur,
Sakalinda,
olunmaz yaranin amansiz seli...

Animsadimda ,bakamadan henüz annesine:
Ne Cok severmis, daha bir bucuk yaslarinda bir cocukken,
düsüp kalirken
dizi acirken,
ilk yürürken
sehpalarin kenarlarina tutunurken,
Baba eve erken gelirken
kucagina alip ogulu,
Sevip koklarken,
Sevda anac anac, ana gögsünde Atarken...
Ve sonra
biyiklari terlerken,
Sarclarina ilk jöleyi sürerken,
Aynalari tanirken,
Harcliksiz okula giderken,
kitaplar okurken,
hayaller kurarken,
sinavlar verirken...
Yirtik ayakkabisindan,
eski pantolonundan,
mahcup utangac kacarken..
Ve sonra durdumda...
yüzüne baktim annenin...

Ateslerin kivilcimlari sönmüs gözlerinde,
kalbimi dövdü,
bir celik örsün üstünde,
hickirip ic cekerken,
dagitip saclarini,
ölenle bir ölürken,
Yakmasin isterdim bu ates,

Ellerini,

Elleriyle bir vakitler
ogula yemek yaparken,
saclarini oksarken,
gururla gögsüne bastiriken,
hastaliklarinda,
bas ucunda beklerken,
öperken
koklarken,
söze dökmeden,
tüm kalbiyle severken...

En son ardindan
boynu bükük bir mendil sallarken,
Telefonlara dikkat kesilirken,
gece yarilari
ogula susarken...
hic kimse görmeden aglarken...

Yirmisinde henüz...
Bahcelerinden geciyor cennetin ,ayaklari..
Hala cocuk ve hala hayalperest yanaklari,
Sirtinda,
Kahpe bir kursunun yarasi...

Gidiyor..

Ersoy Cav

Dienstag, 17. August 2010

Ersoy Cav - Kim

Meslekler ve egitimler arasinda bir fark var muhakkak,bunu söylemeye bile gerek yok aslinda,
zaten sirf konuya bir yerlerden baslamis olmak icin söyledim onu ben,sizler bunun zaten böyle olmadigini tabii olarak bilirsiniz.

Dünya cok güzel bir yer,cemberi daraltacak olursak,ülkeler güzel yerler, sehirler,kasabalar,köyler,güzel yerler.Herkes yaradilisinin kendine verdigi emire uyup güzel seyler mi arzuluyor acaba?

Bir doktorla,bir yargici düsündüm aslinda. Bu mesleklerin egitimini yapan insanlarin, birebir sahit olmasam bile cok büyük özveriler ile egitilip yetistirildiklerini hepimiz biliriz aslinda,ciltlerce kitaplar okurlar,kanunlari,maddeleri,yasalari,sayfalari ezberler dururlar.ve hic bir tanesinin de yanlis bir kanun maddesini örnek göstererek konustuguna sahit olmadim.
Doktorlarda öyle,kitaplar,karmakarisik ilac isimleri,v.b gibi..

Bu meslek grubunun insanlari onca agir egitim süresince elbetteki hafife alinmayacak bir disiplinlede yasarlar..

Kafama takilan sey su..bir yanda bunca zahmete ,emege karsilik iyi diyemeyecegimiz yasamlar süren insanlar,(elbette hepsi icin degil, sadece hepsi iyi yasamali diye düsündügüm icin)öte yanda,simdiki siyasi iktidarin(uzun vadede siyasi sistemin) palaznaldirdigi ici bos, tembel ,insanlar...
Onlarin cok daha rahat yasadiklarini,(ilkesiz de)görmek canimi SIKIYOR.Egitimlerinin düsüklügü,nezaketsizliklerinin göze batisindan anlasiliyor.Giydikleri gömlek kendilerine bir kac beden büyük geliyor.Bütün celiskiler bu son zamanlardaki kadar hic gözue ve görüntüye bu kadar batmamisti.Yanimdan gecen kocaman jeeplerdeki kaba saba adamlar ve yanlarindaki görgüsüz kadinlar aklima geliyor..
ve öte yanda...
onlarca kitabi ezberleyip adalet dagitmaya calisan insanlar,
onca hastaliga ,karmakarisik isimli ilaclarla derman olmaya calisanlar,
sarkda ,memleketin ihmal edilmis bölgelerinde,
sarkda (cezada)görev yapan ilkeli insanlar..
Kim yasiyor
dünyanin güzelliklerini?
kim yasiyor ülkelerin güzelliklerini?
kim yasiyor sehirlerin denize acilan sahillerindeki güzelliklerini?
kim yasiyorkasabalarin insanin icini ferahlatan sgüzelliklerini?
kim yasiyor köylerin buram buram anadolu kokan güzelliklerini?

Ersoy Cav.

Sonntag, 15. August 2010

Ersoy Cav - Kadin Sevmiyor

Kadin sevmiyor,
Gözlerinde,
Bir hiclik yarasi,
Dünya umurunda degil adamin,
Yalnizligi perdelenmis,
Nasil kalabalik,
Sahte dünyasi...


Gönlünde kurumus bir gül,
Dikenleri acitir mi senin,
umutlarini,
ne olur görsem
bir görsem,
gamzende bir cocuk
coskusu,
saclarinda,
zamanin hazin karasi,
tut sesini,
söyleme dur,
Sesin,
Hüzzam sarisi...
Kadin sevmiyor,
Gözlerinde bir
Hiclik Hiclik damlasi...

Ersoy Cav 2010

Mittwoch, 11. August 2010

Ersoy Cav - Ne olursun

Bir basaka yerlerdeyken hep,
bir yaz günü,
Hersey böyle Güzelken,
Gül ne olursun...

Bu icimdeki en güzel duygu,
umut biraz dalip giderken,
Ellerimden tutup,
Gözlerime,
Bak ne olursun...

Aydinlik dökülürken,
Sehrin caddelerine,
Dalip giderken sen,
Hayallerine,
Bir beyaz karanfil biraktim ellerine,
Haydi al,
ne olursun...


Doldurup beni kalbinin her yerine,
Uzansam eremem Düslerine,
Ellerinden tutup bakarken gözlerine,
Sev,
Ne olursun..

Ersoy Cav

Ersoy Cavc- oruc

Oruc tutarken o sürekli dil göstermek neyin nesiydi
hala anlamis degilim,
lisede iken ben derslerimden geri kalamamak icin
cidden sirf bu nedenden
pek oruc tutamazdim,
ama arkadaslar arasinda da
oruc tutmuyorum diyemezdik,

ne zaman okula gelsem,
arkadaslarim oruc musun derdi
önce söyle bir tavanda bir kac dakika gezdirir gözlerimi
sonra son derece halsiz bir tavirla,
ah olmazmiyim..derdim...
dilini göster derlerdi..
bende mecburen dilimi gösterirdim..
sanki sahurda dilimize mühür basiliyormus gibi..
`` oructur,görülmüstür``
ne güzel günlermis.

Hayirli ramazanlar
Ersoy Cav

Montag, 9. August 2010

Ersoy Cav - istemezdim

istemezdim,
gözlerin böyle sislere bürünsün,
istemezdim,
sokak kedileri ölsün,
istemezdim,
aci yüreginden beynine düssün,
istemezdim zeki müren ölsün,
istemezdim,
cizgiler böyle derin yüzünde dursun,
istemezdim,
kuslar yikilmis yuvalara konsun,
istemezdim,
zaman yasama böyle acimasizca vursun,
istemezdim
böyle apansiz kalbim dursun..

Ersoy Cav

Ersoy Cav - mavi ölüm

Yildizlarin parcalariyla yaratilmis
mavi ölüm,
bana gecenin bu saatinde gelisinle,
seni görüpde
dokunamamanin acisini
en agir
en siddetli sekilde tatiriyorsun,
beynimin en cok yasayan,
ve seni en cok unutan hücrelerine
civiler cakiyorsun....


Ersoy cav 15 sene evvel:)

Ersoy Cav - Ah benim

yagmur rengini giymissin,
ah benim üzerine titredigim,
susturdum tüm sehri,
bulutlari cek üstümden,
ne olur böyle,
gitme...

günes kosar icimde,
düsünsem seni,
ah benim ates bakislim.
böyle beni
kursuna dizme..


Ersoy Cav 2010

Ersoy Cav - Yaniliyorum

Ayriysan denizlerden,
maviler seni yaniltiyor olabilir,
ben ayriyim senden,
bu acilar
yaniltiyor olabilir beni,

Seviyorum seni,
icimde bir mizrak ucu
agrilar,.
yoksun bas ucumda,
bir hayal,
yaniltiyor olabilir beni...


Ersoy Cav

Ersoy Cav - Hayal

Göller görecegiz,
denizler elbette
kugular sonra,
yem atacagiz güvercinlere,
sonra evimize gidecegiz,
soba da citirtisi
beyaz kis aksamlarinin,
sokulup birbirimize isinacagiz,
sonra
lacivert bir gecenin elleri
tutup saclarimdan cekecek,
yine hayaline uyanacagim....

Ersoy Cav 2010

Ersoy Cav - Seni Ariyorum

kerpic duvarlarin gölgesinde,
yoksul bir köyün
o güzel resmi elimde,
yürüdüm geldim pesinden,
sen bazen
bir cocuktun sari
bir kadindin ana
bir yasamdin
coskun,
izlerini ariyorum her yerde,
agustos sicagi tenimi örseliyor,
hic bilmiyorum neredeyim,
kerpic bir duvarin gölgesinde,
olunmaz bir yaranin,
kani icimde...

Seni ariyorum..


Ersoy Cav Agustos 2010

Ersoy Cav - Haydi biraz agla bana

gel otur bas ucumda,
agla bana,
biraz hatirla henüz sicak ellerimi,
bakislarimi getir aklina,
oksa saclarimi sonra,
gel otur bas ucuma agla bana,...

Agla ki,
bir ah gibi kalsin dudaklarinda adim,
anla biraz da hatta
nereye gitti yasamim,
öp cenemden,
hani öperdin eskiden,
aksin yaslar boynumdan
saril,
ve biraz agla bana...

kipirtisiz durma öyle,
hani ben gibi,
acik kalan pencereden ,
bir rüzgar ucursun saclarini,
ellerinden cekilip gidiyor sevinclerin,
kuru bir yapragi animsiyorsun belkide böyle
belkide zamani geriye almak istiyorsun,
haydi,
basucumda öyle durma..
biraz agla bana...


Giderken ,
hic bir zaman seni,
götürmek istemeyecegim bir yerdeyim.
karanligi seninkine benzemiyor,
yoklugun
sanki hic yanimda degil,
yarim kalmis bir sarki söyle bana
tut ellerimi,
yanaklarini bastir yanaklarima,
haydi biraz..
Agla bana...

Ersoy Cav - Lay Lay Lom

hep gidelim derdim sana,
bükülürdü dudagin,
ama hic gelmezdin.
ben gittim.
hem senin icin hem kendim icin,
sana görecegin düsler topladim,
uzayip giden ufak cizgilerinden
bir yalnizlik yaptim,.
mora calan dag yamaclarindan
yasamin seslerini topladim sana
bir nehir akip gitti bas ucumdan,
caglayan kipirtisi bulasti kirpiklerime,
bunu da alayim dedim senin icin,
doldurdum ceplerime,
hic el degmemis taslari.
denizlerden yosunlari,
havaya karisan iyot kokularini...

lay lay lom:)
Ersoy Cav Agustos 2010

Ersoy Cav -Bir ben

uzayip giden yollarda,
bir ben yorgun,
bir ben
ellerimde sevinclerim,
yanaklarim da
senin yagmurlarin,
kuslar sonlarina ucuyor
kanatlari yasam,
gözlerinde Tanri,
Cekilip gidiyor sular
denizlerden,
bir ben
icimde mavilerim,
ölüyorum...

Ersoy Cav 2010 August

Sonntag, 8. August 2010

Ersoy Cav - Ezberden

Ezberden bilir ellerim
bu sehrin bütün yalnizliklarini,
islanmis sokaklarda,
uzayip gider üsüyen teselliler,
Sen yoksan,
kime vereyim sokaklarin zavalli isiklarini,
kimler alsin,
yildizlarin icimde ucusan parlakliklarini.
Ezberden bilir kalbim,
senin yokluk kefenini,
üstüme cektigim,
bakisin biraz,
biraz bugusu nefesinin.
sen yoksan,
kime vereyim bütün bendeki,
Sen olan her seyi
ezberden bilir bütün yollarim,
senin gidisini

Ersoy Cav
Agustos 2010

Montag, 2. August 2010

Ersoy Cav - in -Es

Du bist plötzlich gekommen,
Die türe und die alle spiegeln haben dich gesehen,
Die einsamkeit hat meine hände verlassen,
du bist plötzlich an mich geschaut.
die Türe und die Spiegeln waren glücklich...
Deine haare waren im Wind,
die Stimme von deinem herz,
War schönestes Lied...


ich habe dine hände in meinen händen genommen,
du warst nur am Schweigen,
Du warst ein Schwan an einem Meer
Du warst tief und unendlich wie ein Meer,
ich habe dich geküsst,
dann überall war hell,
und der spiegeln hatten
zwinkern...

Für Ines
Ersoy Cav..

Montag, 26. Juli 2010

Ersoy Cav - Yasadigim düsler -2 (Son )

Karsiki evin bahcesinde zararsiz kendi halinde uyuyan bu köpek, uyanir ve beni fark ederse
basima nasil neler gelebilecegini hesaplamaya calisiyordum.,
ayaklarimi yerden cok kaldirmadan adeta sürünerek suyun kenarindan gecip gittim
biraz önce gözüme dehsetli görünen o ev artik arkamda kalmisti,
hava bulutsuz ve yildizlarla doluydu,
ama benim ne bu güzel havayi nede yildizlari düsünecek halim yoktu,
simdi gecmem gereken kocaman bir mera vardi
bu merayi gectikden sonra,
evimize varmak icin son bir kücük tebenin sirtindan gecmem gerekiyordu.
en zor kisim da bu olacakti,
cunku o tepe sirtinde birakalim agaclari
bir tek ot bile yoktu,
cirilciplak, kiremit rengi topragiyla
soguk bir tepecikti bu...
önümdeki merada benim o zamanlar nerdeyse boyuma gelebilecek uzunlukta otlar vardi
oraya varmadan önce biraz önce kiyisinda yürüdügm su kanalini gecmem gerekiyordu
kanalin üzerinde üstünkörü bir köprücük vardi,
derme catma camura bulanmis minik bir seydi
üzerine basip tek adimda gecilebilirdi.
etrafi iyice kontol ettim,
hafif bir rüzgar önümdeki otlarin basini gidis yönüme dogru egiyordu,
ayin isigi laciverde yakin gizemli bir mavi ile örtmüstü her yeri,
kanalin gececegim kismina kadar geldim,
kollarimda tuttugum kutuyu
son derece dikkatli sekilde karsiya attim
sonra öylece kaldim bir kac saniye
bir ayagimi köprücügün üstüne basmamla
kanalin icine yan devrilmem bir oldu
sol kismim boydan boya silandi
emekliyerek sudan ciktim,
o durumda öylece durdum
sagdan soldan köpek sesleri kulagima hucum etti
kah sagimda, kah solumda kalan o uzaktaki evlerden köpek sesleri ve ulumalari geliyordu
sanki aralarinda haberlesiyorlarmis gibi geliyordu bana
birisi baslayinca ulumaya
baska bir yönden bir baskasi basliyordu
korkudan ve suyun gövdemde yaptigi islakliktan tiremeye basladim
hic bir sey yapamiyordum
ne olacaksa olsundu artik
dayanamiyordum
basimi iki elimin üstüne koydum
cenem titredi
yerdeki otlari simsiki tuttum
sessizce aglamaya basladim
gözümden süzülen yaslar
yumruk olan ellerimin üstüne bosaliyordu
ilik ilik onlari duyuyordum
ne kadar süre öyle agladim hic bilmiyorum..


artik belkide caresizligin gelip dayandigi bir yerde
icimde büyük bir cesaret hissettim
yumrugumun icindeki otlari kopartip ayaga kalktim
gotlari firlatip attim
yüzümü gözümü sildim
gidip kutuyu yerden aldim,
meranin icinde otlari yararak yürümeye basladim
nerdeyse otlar boyuma geliyordu,
ses cikarmamakdan korkmuyordum artik
cok az yürüdükten sonra
tam karsida sinsi bir hareketlenme fark ettim
otlar bana dogru yariliyordu,
gölge halin bir köpek oldugunu az sonra fark ettim
sessizce yaklasiyordu bana

biraz önce unuttugum,
büyük bir cesaretle silip attigim korku
inanilmaz bir hizla yeniden gelip bogazima yapisti
dizlerimi titretmeye basladi
cresizlik icinde dizlerimin üstüne cöktüm
elimde kutucuk dizlerimin üstünde öylece kala kaldim
iri kiyim köpek
saga sola atilarak üzerime geliyordu
ama nicin havlamiyordu hic anlamiyordum
basimi öne egdim
sonumu beklemeye basladim
o yaklasti
yaklasti
ellerim titriyordu
biraz sonra yüzümde nefesini hissettim
her yerimi koklamaya basladi
ben artik öldügümü saniyordum
ellerimi koklarken agzindan sarkan salyalar ellerimi islatiyordu
bana hic bir sey yapmadi
kokladi, kokladi
ve geldigi yöne dogru döndü gitti
o biraz uzaklastiktan sonra
ben onun onumde actigi izden
kosmaya basladim
benim kosmamla
bir cok yöncen
kulak delen köpek sesleri de basladi
önümde kosan köpegin ardindan tüm gücümle kostum
nefesim burun deliklerimden ates gibi püskürüyordu
tepenin yamacina ulastim,
tepeyide ayni hizla kostum gectim
önümde kosan
biraz önce bana yardim eden köpek
baska bir yöne sapip gözden kayboldu..

Evimizin hemen yaninda samanligimiz vardi,
samanligin yere bitisik pencerelerinden birine yanastim
bir sokak lambasi ölü isigiyla her yeri aydinlatiyordu
elimdeki kutuyu nefretle o pencereden attim,
samanlarin üstüne düstü...


kosarak eve gittim
annem beni bekliyordu
bir cok kimseler vardi evde
ataerkil bir aile idik
babannem dedem amcalarim evdelerdi,
annem agladigimi hemen anladi
severek azarladi
kizdi bana
yüzümü yikadi
sarildim ona
yine aglamaya basladim
öptü beni bagrina basti
eve tek basima geldigimi söyledim hasta bir sesle
ama bir seyler caldigimi söylemedim,
onlar bunu ertesi gün erken saatlerde zaten ögreneceklerdi
bir tas yogurt aldi dolaptan annem
icine ekmek dogradi
yogurdun icine bir kasik koydu ve bana verdi
ben lokmalar agzimda büyüyerek yedim,yemegimi...
Kardeslerimin uyudugu odaya götürdü annem beni,
onlarin yanina uzatti,
alnima düsen saclarimi bir eliyle yukari kaldirip öptü
tam odadan cikacakken
elinden yapistim
yine aglamaya basladim
elinden öptüm
sarildim elime
yanima uzandi,
kücük gövdemi anneme yasladim,
bunca korku ve maceradan sonra,
bir cennet kösesiymis anne sicakligi,
saf, karsiliksiz, sinirsiz bir sevginin gölgesinde
gözlerim agirlasti,
gördügüm bütün resimler donuklasti ve silinip gitti gözlerimden
sarildigim elini bir daha öptüm annemin...


Ersoy Cav

Samstag, 24. Juli 2010

Ersoy Cav - Mavi Sevgim

Köhnemis limanlarda,
yorgun sandallar,
salinirlar suyun yüzünde,
bitmis zamanlardan,
selamlar getirir,
martilarin cigliklari...

tutup bir kavanoza koydugum,
zavalli o baliktir özgürlügüm,
seni sevdigimden beri,
bütün deryalarimi kaybettim...

bak ,
suyun yanaginda,
kirik dökük yakamozlar,
carpip kalbimin kayaliklarina,
dagiliyor,
gözyaslarim,
billur bir acidan,
dökülüp yok oluyor...

Gün gidiyor,
heybetli bir seyler anlatarak,
eski bir hikaye olmali,
ve yarim kalmis aslinda,
bir yere birakmis kalemini,
bir duvar dibine belki,
belki,
sesinin üstüne cizdigi resimleri,
susarak anlatmis,
Gün batiyor bak.
Yalniz insanlarin,
heybetli korkularindan,
bir seyler anlatarak...

bir avuc kum icimde,
sevgin,
dünya deniz,
dünya yorgun,
ve rüzgar ötrüyor sehrin üstünü,
islik caliyor sokaklar,
neredesin,
Mavi sevgim...

Ersoy Cav 2010 böyyün:)

Samstag, 17. Juli 2010

Ersoy Cav- Son anlarim

bunlar benim son anlarim,
yalnizligim öyle
tutmus savurmus kirmis ellerimi
aynalardan korkar olmusum,
kedilere ekmek vermiyorum artik,
kuslarin caresizliginden bikkinim,
kapi zilleri,
düsman kesilmis,
bunlar benim son anlarim,

Dün bir tasin yosunlarini oksadim,
dudagimda
kirik dökük pismanliklar,
hava gebeydi,
öldürücüydü tüm bulutlar,
gözlerimde,
o alistigim islakliklar...

Bunlar benim son sevmelerim,
son kez istanbulum ayaklarinin altinda
son kez ,
gün batimiyim,
ürkek dudaklarinda,
tel tel ayriliyorum,
güzel saclarindan,
bir telasla ucusuyor tüm kuslar,
bir telasla kayaliklari dövüyor dalgalar
son cirpinislarim benim bunlar...


Son kez kalemde ellerimin izi,
bak yine
seni anlatiyor
berbat bir öksürügün krizi,
bu gece son kez sokaginda bir lambayim,
ucusur icimde
kar tanecikleri,
kalbimde anlatamadigim sancilar,
ve topraga kosuyor benimle
bütün bilindik sirlar,
yalnizligim tutmus ellerimden,
maskeler,
sarkilar,
ve yeni oyunlar..
son anlarim benim,
bunlar..

Ersoy Cav 2010

Ersoy Cav - Hic bir sey

Hic bir sey olursun,
Tutarsan kalemi,
cümle olursun,
yazarsin boydan boya,
bir sehri yazarsin,
mezar taslarinin sogukluklarina deger dudaklarin,
duayla dökülür göz yaslarin,
merhamet olursun...
tutup kirarsin sonra
umutlarin kanatlarini,
kan süzülür bir melegin gözlerinden,
günahkar olursun,
hic bir sey olursun..

Hic bir sey olursun,
ak gögsünde kuslarin,
arsiz yakamozlarinda denizlerin,
pirilti olursun,
bir hancer ucunu parlatir ay isigi
yapayalniz duvarlara dayanir
tas olursun,
sonra kendi enkazinin altinda kalir
hic bir sey olursun..

Mahseri andirir senin cigliklarin,
köse bucak kacarsin
hesaptan kitaptan,
aklina icirdigin bir zehire
saplanirsin,
mor halkalar dokunur gamzelerine,
düklüp kalir
sarap tadinda izdiraplar,
bir elin damarlarina dokunursun,
yillar gelip gecer,
ve ritmi bir fahise heyecaninda,
kabin,
aynaya baktiginda,
yok olursun...

Hic bir sey olursun,
Hic,
hic söylemek istemezdim,
al avuclarina
yaprak sirtlarindan,
bir damla cig,
öp yasamin
billur kaynagini,
iyi dilekler tut arada bir,
arada bir cal yalnizliginin kapisini,
kalabalik bir neseyle,
tutup saclarindan sürüklemeden seni
kaderin..
önce kendini sev,
yoksa,
hic bir sey olursun,
hic...


Ersoy Cav 2010

Donnerstag, 15. Juli 2010

Ersoy Cav - Papatya cinayeti

uzak issiz bir yerde idim.
öglen saatleri olmaliydi
göz alabildigince yesil meralar uzaniyordu,
ufukta irili ufakli daglar bir cizgi gibi gögün mavisine karismisti,
kasaba gözden kaybolana dek yürümüstüm,
etraftaki yüzlerce cicekten yayilan kokular
tüm yorgunlugumu alip gidiyordu,.
yürüdükce daha büyük bir enerji duyuyordum icimde,
saatlerce öylece yürüdüm,
etrafimda ucusan arilarin
böceklerin,
o güzelim seslerini dinledim...


onca zaman sonra nicin bilmiyorum
bir sazligin kiyisinda durdum,.
cesit cesit otlar suyun icinden gök yüzüne atilircasina boy vermisti
suyun rengi koyu yesildi,
suyun carsaf gibi yüzeyinde
kücücük canlilar yüzüyor ve arkalarinda cesit cesit sekiller birakiyordu,
burasi dinlenmek icin en güzel yer olmaliydi
yapraklarini suyun icine sarkitmis bir sögüdün gölgesine oturdum,
cenemi dizlerimin üstüne koyup
mutlu ve dalgin
sudaki titresimleri seyrettim,
bir zaman sonra
hemen yanibasimda bir papatya oldugunu fark ettim,
onu kopartip avuclarima aldim,
güzel kokusunu icime cektim,
minik beyaz yapraklarinda parmaklarimi dolastirdim,
ne kadar güzel bir cicekmis dedim icimden papatyalar,
sonra onu suyun üstüne biraktim
kendi etrafinda dönerek suyun icinde ilerlemeye basladi...


ardindan bakarken ,
icime bir sizi girdi,
onu yasamindan kopartip
öylece bilmedigi sulara biraktigim icin
kendime kizdim...
bir an bana
suyun üstüne birakilmis bir tabutu andirdi..
biraz daha baktim..
sonra dayanamadim..
sazliktan hizla uzaklastim...


Ersoy Cav 2010

Mittwoch, 14. Juli 2010

Ersoy Cav - Yasadigim düsler -1

Herkesin söyleyecegi sözler vardi muhakkak,
o zamanlar ben bilmezdim,
henüz ne kadar kücükmüsüm,
simdi daha iyi anliyorum...

Kücük oldugunda insan,
Dünya ne kadarda kocaman geliyormus,
simdi ise,her seyi kavrayip ögrendikce,
bilindik sinirlar kalkiyor,
yayilip gidiyor gözlerimiz ucsuz bucaksiz enginlere.
Avuclarimizda kocaman dünya,
kücük bir küre...


Benim hikayem,
iste böyle dünyanin cok büyük oldugu bir zamanda,
kücük mü kücük bir kasabada gecmisti...
orada agaclar icinde kücük topraktan evler animsiyorum,
yoksul, bikkin,
vaktinden önce yaslanmis,
hep bos vermis gibi gelen insanlari animsiyorum,
ama bir sey daha animsiyorum,
durmaliyiz bunun biraz üstünde,

o insanlar, tüm bu anlattiklarima ragmen,
en belirgin sekilde gözümün önüne geliyorlar ki,
mutluydular,
yada benim aklimda öyle kalmislar....

Kasabamiz,
onlarca kücük tepenin cevreledigi bir vadinin icine kuruluydu,
biz yukari mahallede yasardik,
evlerin bittigi yerde celik bir blogu andiran dik bir dag vardi,
o dag kasabamizin hala semboludur...

tepelere yaslanmis evimize komsularimiz en az iki yüz metre uzakliktalardi,
bazen kapinin onune cikar ,
karsidaki arkadaslarimiza bagirirdik,
sonra kulak kabartir,
onlarinda bize yanit vermesini beklerdik..
cocukluk iste,...

Komsumuzun,bir oglu vardi,
tam karsidaki tepenin en dik yerinde idi evleri,
esmer kara kasli kara gözlü bir cocuktu,
düm düz parlayan saclari vardi,
cenesinde yanaklarinda bakislarinda
onun ccouklugu ile celisen
kesin bir kararlilik ifadesini bu gün gibi hatirlarim,
biz mahalle cocuklarina oranla
o daha efendi
daha akilli
daha düzgün bir cocuk olarak
büyüklerin sohbetlerine konu olurdu...

günlerden bir gün o arkadasimla carsida karsilastim,
bizim kasabanin carsisi evlerimize
assagi yukari üc kilometre kadar uzakti,
her evin onunde azili bir köpek olurdu
ve hava karardikdan sonra sahipleri bu köpeklerin zincirlerini cözerlerdi,
o yaslarda o yollari tek basina kat edip eve gelmek imkasiz gibi bir seydi
yada bunu göze almak icin bir deli cesareti gerekirdi,
Yetiskinler bile o yollardan eve genelde yalniz gelmez ve mutlaka
ceplerinde bir el feneri tasirlardi...

Arkadasimla karsilastim,
ayak üstü bir seyler konustuk,
aceleci bir hali vardi
aksam henuz olmustu
ve carsinin serili bulundugu yolun sonlarindan
bir müzik sesi zar zor duyulmaktaydi
güzel bir yaz ayi idi,
carsinin sokaklarini sakin lambalar aydinlatiyor
ve isigin etrafinda minik böcekler
aceleyle ucusuyorlardi...

Arkadasim bir bakkal dükkanina girdi,ve gözden kayboldu
ben de kücük ellerimi yirtik pantolonumun ceplerine soktum
muzigin geldigi yere dogru yollandim,.
bizim kasabanin carsisi, kasabamizin tek asvalt yoluna seriliydi
karsilikli virane dükkanlar birbirine umutsuzluk icinde bakardi,
ben yürürken bir kac insan ancak vardi sokakta
kimisi meyhaneye kimisi ise ve gidiyordu....

Muzigin duyuldugu yere vardigimda gördüm ki,
ilkokulun bahcesinde bir dügün yapiliyor,
Tüm siddeti ile bir azeri müzik caliyor
ve kadinli erkekler
kafkas yöresinin o essiz danslarini ediyorlar,
etrafa dizilmis sandalyelerde kadinli erkekli insanlar oturmus
nese ile sohbet ediyorlar,
her seyi unuttum o anda
kalabaligin icine daldim,
büyük insanlarin arasindan gecip pisti görebilecegim bir yere yerlestim,.
oynayan insanlar ne güzelmis,
oynamak ne güzelmis
ama onlar bizim gibi oynamiyorlar..
biz cocuklar daha cok ayakkabimiza toprak doldurup
araba gibi sürerdik
agzimizla da siddetli bir motor sesi yapardik
sonra annemiz kulaklarimizi cekerdi
ayakkablari camur icinde biraktigimiz icin,
demek ki büyüklerle kücüklerin oyunu farkliymis
ama sonucta onlarda oynuyorlar...

öyle dalmistim ki pistte oynayan ciftlere
ne kadar zaman gecti bilmiyorum,
ansizin amuzumdan birinin tutup beni sarstigini fark ettim
döndüm baktim..
az önce carsida gördügüm arkadasimdi bu
kucaginda bir karton kutu vardi
karton kutunun iki tarafindan bir delik acmis
ve boynuna asmisti
tepsiye benziyen bu kutunun icinde
bonibonlar,topitoplar,krakerler,eti puflar,cekirdek dolu posetler vardi
ah nasil renkli bir dünya gibi gelmisti o an bana o kutu,
arkadasim
dügünde eglencelik seyler satiyormus demek ki
ona döndügümde
bana dedi ki:
Sunlari tutarmisin, ben yukari carsiya cikacagim, eksilen bir kac sey var onlari alip geleyim bakkaldan
hemen onun boynundaki eglencelik kutusunu boynuma taktim,
giderken de
aniden döndü ve
ordaki her sey sayili
sakin yiyeyim deme
sattiklarininda parasini alir hesaplar bunu oartaya cikartirim,
gözlerimi iki cizgi gibi kistim
basimla onayladim..
o gitti..
ben ise hayal bile edemeyecegim kadar güzel seyle kocaman bir kalabaligin ortasinda kalmistim...


Bana emanet edilen seyleri aslinda satmaya hic niyetim yoktu, bu sebebten insanlarin az oldugu yerlerde dolasmaya basladim
cunku onlari satmaya kiyamazdim....
dügün bir okulun bahcesindeydi
ve biraz disarilara dogru eski ,kaza gecirdigi her halinden belli eski mi eski bir kamyon yikintisi vardi,
kücük adimlarla o kamyon yikintisina dogru seyirttim,
kutudaki seyleri yememek icin kendimi cok zorladim,
cok denedim ama yapamadim,
korka korka elimi `` dokuz kat `` denen bir gofret kutusuna götürdüm...
aldim.,..
actim..
sonra kirintilarini dudaklarimin yanindan döke döke yedim
yemedim aslinda
bir kac saniyede yuttum
o gofretleri yutarken ayni zamanda hatirliyorum ki
beynim bir makina gibi calisiyordu
düstü derim
kayboldu derim
sen yanlis saymissin derim
vs vs...
ama yok...
gofreti yedikten sonra,,
eh artik ha bir ha iki...
ne fark eder dedim
zaten arkadasim beni öldürür
en iyisi istedigim kadar yiyeyim
en azindan icimde hevesim kalmasin.,
korku insani cogu zaman kölelestirse de
nadiren böyle cesaretlendirebiliyormus demek ki
her seyden doyana kadar yedim
topitoplari actim
eti puflardan yedim
cubuk krakerleri hem yedim
hem ceplerime doldurdum
sonra bir paket de badem kraker acip
artik burdan kacmam gerektigine karar verdim,
badem krakerleri yiye yiye
carsinin arka sokagindan eve dogru yollandim
saat 10 u gecmisti hava kararmisti
hem arkadasimin korkusu
hem eve nasil gidecegim korkusu öyle agir geldi ki
nefesim kesiliyor sandim
bu iki korkuya vicdan azabi da ekleniyordu
ve ne yazik ki
aslinda o yemek icin cildirdigim seylerin aslinda
hic de lezzetli seyler olmadigini anliyordum...

kivrilan yollardan gectim
belli bir mesafeden sonra artik sokak lambalari yoktu
her yerden cir cir öten böceklerin sesleri,
derelerden kurbagalarin bagrislari duyuluyordu
korku ve vicdan azabi bacaklarimi bir zaman sonra gücsüzlestirdi
yol kenarinda bir tasin üzerine oturdum..
pisman,üzgün ve aglamakli ellimdeki karton kutunun icine bakiyordum,.
birileri gecse de yanlarina gitsem onlarla eve gitsem diye düsünüyordum
öyle kötü olmustum ki
dokunsalar aglayacaktim.
hele simdi
annemi görsem
boynuna sarilip
hickira hickira aglamayi nasil isterdim..
yasim henüz ancak 9 olmaylidi...


bir zaman sonra,
yolun karanligindan iki tane kasketli adam belirdi,
agir agir yürüyüp sohbet ediyorlari,
iyice yaklastiklarinda ayaga kalktim
arkalarindan yürümeye basladim,
sonra biraz gittikden sonra hizlandim ve onlarla ayni hizada yürümeye basladim,
onlar aslinda agir yürümüyorlarmis..
o an bana öyle gelmis,
onlar yürürken ben yanlarinda kah kücük hizli adimlarla yürüyor,kah kosmak zorunda kaliyordum,
kendimi bir atin tay`i gibi hissediyordum..
bir zaman sonra
birisi bana dedi ki
nereye gidiyorsun sen
eve dedim
ince kirik sesimle,
kim bilir nasil korktugumu anlamislardi belkide,
bunlari satiyormusun sen dedi ötekisi
kimsenin inanamayacagi bir tonda ona da evet dedim
kimin oglusun kimin torunusun sohbeti ile biraz yürüdük..
sonra onlar yolu düm düz takip edip gittiler,
benim ise sagdan baska ara bir yola sapmam gerekiyordu
ve eve ulasmanin en cetin asamasi buydu
cunku artik bir yol yoktu
yalniz patikalar ve meralar vardi,
ilk önce ciliz akan suyu ile bir dereyi gecmem gerekiyordu
derenin en az on on iki metre derinde idi
derinlige olabildigimce sessizce indim
bir kac saat önce gözümden sakindigim bu karton kutu artik nefret ettigim bir sey olmustu
onu parcalamak yirtmak firlatip atmak istiyordum
ama yapamiyordum
öyle cok yemistim ki
icindeki her seyden de artik tiksiniyordum,
dereye indim
suyun icindeki taslara dikkatle bastim ve karsiya gectim,
sonra karsi tarafa tirmandim,
yan taraftan bir agacin hisirtisi kulaklarimi deliyor sandim
durdum
hic kipirdamadan dikkat kesildim
her yer zifiri karanlikti
iki kocaman korkuya simdi baska büyük korkularda katilmisti
dudaklarim kupkuru kurumustu
nefes almak bile istemiyordum...
kipirtisiz durup agaclara kulak kabarttim
kocaman bir köpegin gölgesi
agacin kökünden uzaga dogru atildi gitti
ruyamiydi bu kabusmuydu
bir filmde mi oynuyordum
her sey karmakarisikti
berbat susuyordum
derenin suyunu kana kana icmek istiyordum
ama korkumdan kipirdiyamiyordum
böyle siddetli korku anlarinda insan sunu fark ediyor ki
beyin inanilmaz bir hizla calisiyor...

öylece bir kad dakika dondum kaldim
agaclardan gelen hisirtilar uzaklasti gitti
derenin üst kismina tirmandim,
tam karsimda bir ev vardi ve isigi yaniyordu
buna sevinemezdim
cunku önceden de dedigim gibi her evin onunde azili bir köpek zincirinden bagimsiz yatardi,
mumkun oldugunca evin uzagindan yürümeye basladim,
patikanin kenarinda bir su kanali vardi ve tasmamasi icin kenarlari yükseltilmisti
suyun sesinden baska hic bir sey duyulmuyordu
o yükseltilere yaslanarak santim santim yürümeye basladim
evin önündeki köpegi artik görebiliyordum
bu hali ile cok zararsiz görünüyordu....
isigin tam altinda yatmis uzanmis...
arada bir tembelce bir kulagiyla toplanan sinekleri kovuyordu...

devam edecek....

Ersoy Cav

Dienstag, 13. Juli 2010

Ersoy Cav - Yasanan Düsler

mutavazi insanlarin yasadigi köyü andiran bir istanbul semtinde geciyordu hikayem,
Yollarda asvaltlardan cok kocaman delikler vardi,
ama bunlarin hic bir önemi yoktu.
herseyden bikmis insanlar öbek öbek oturmus kahve önlerinde,
gündelik seylerden konusup zamani öldürüyorlardi,
gelip plastik bir masanin,plastik sandalyesine oturdum.,
masada dagilmis gazeteler vardi,
bir cay söyledim,
umursamaz tavirlariyla birakip gitti garson,
gazetenin dagilmis sayfalarini,numaralarina göre toparlamayi denedim,
cayimi karistirdim,
sigara yaktim ve hemen önümdeki asvalt yolda oynayan cocuklari izlemeye koyuldum,
bu her gün assagi yukari ayni haberlerin oldugu gazeteyi okumakdan daha keyifli geldi o an bana,
cocuklar öyle yoksuldular ki,öyle üstleri baslari daginikti,
oynadiklari top patlakti ve vurdukca tok bir ses dagiliyordu caddeye
nese isince kosusuyorlardi o kir pas icindeki deri parcasinin pesinden,
mutluydular
cunku onlar cok fazla bilmiyorlardi,
kücüktü hersey,
en az kendileri kadar,
cocuk hic bir seyi bilmez...
yasamdan ögrenir sözü geldi bir an aklima,
ögrenecekler onlarda..
hem sigara icip hem bu güzel varliklari seyrederken
karsi apartmandan bir baska cocuk kafasini cikardi,
dar bir alni, merakli cakmak cakmak yanan gözleri vardi,
merakla saga sola bakti,
cevik bir hareketle elinin iciyle söyle bir burnunu sildi
sonra apartmandan disari cikti,
yürüyüsü biraz öteki cocuklardan farklilik gösteriyordu
bacaklari kendi kontrolunun disinda hareket ediyor gibi geldi bana ilk bakista
sonra oynayan cocuklarla oda oynamak istedi
onu ittiler
o kizdi
anlasimlaz bir seyler söyledi
bir ayagini sertce yere vurdu
sonra yine topun pesinden kosmayi denedi
öteki cocuklar onu yine ittiler
istemediler
yine anlasilmaz cümleler kurdu,
sinirli sinirli ellerini havada cevirdi
elimdeki cayi masaya biraktim
sigaradan son nefesi cekip küllüge bastim....


Elimle olayimin kahramanina isaret ettim
beni görene kadar ugrastim
o beni gördü
yanima gel isareti yaptim
geldi karsimda yüzünde ne var diyen bir ifade ile dikildi
öteki sandalyeyi cektim otur dedim
hemen cevik bir hareketle oturdu
yüzüme öyle bos bos bakiyordu
adin nedir senin dedim
biraz bakti yüzüme sonra yerinden kalkti
top oynayan cocuklarin topuna hucum etti
yine onu ittiler
yine bagirdi cagirdi
ve sonra ben isaret etmeden gelip az önce oturdugu sandalyeye oturdu
ben sormadan adini söyledi
bir sey icermisin dedim
omuzlarini havaya kaldirdi kücük basini biraz iceri cekti
su ic sen terlemissin dedim
basini bu kez saga kirdi
onayladi
suyu getirdiler
dur yavas ic dedim
hasta olursun
yüzünden bir tebessüm akimi gecti
alay eder gibi bir hali vardi tüm hallerinin
ama öyle sevimli öyle güzel bir cocuktu
hic bir sey yapmadiginda dudaklari acik ve öne dogru uzaniyordu
donuk bir bakisi vardi
beyaz tenli güzel bir cocuktu
yalniz o ötekilerden biraz farkliydi
arabalari severmisin dedim
yerinden ziplayacak gibi oldu
evet dedigini zar zor anladim
haydi seninle araba sürelim istersen
ellerini birlestirip parmaklarini bir birine dolastirdi
cok heyecanliydi
dur dur hemen degil dedim, sakin ol
tekrar sulari cekilmiscesine dinginlesti duruldu ve oturdu
senin topun yokmu dedim
beni oynatmiyorlar ki dedi
hayir senin topun yok mu
omuzlarini düsürdü alttan alttan bakti bana
yokki dedi
haydi hem seninle araba sürelim hemde sana bu civarin en güzel topunu bulup alalim dedim
ok gibi yerinden firladi
kolumu tuttu
basini koluma yasladi
ve beni cekistirdi
iceceklerin hesabini ödemeden kalktik
arabaya bindik
arkaya oturmalisin dedim
ama kesinlikle söz dinlemeyecegine derhal karar verdim
peki o zaman öne otur , ama emniyet kemerimizi baglayacagiz kapimizi kitleyecegiz
ama kesinlikle uslu duracagiz
her dedigimi harfiyen yapti
yalnit kornaya basmak ve teypteki sarkilari degismek senin görevin dedim
mutavazi semtimizde
kornaya basa basa yollanip gittik
sokaklarda araba yol aldikca
onun gözlerindeki mutlulugu
sevinci isiltiyi
heyecani
hizli cevik güzel hareketlerini doya doya icime cektim,
sonra bir magazanin onunde durduk
simdi inecegiz dedim
ama sen benim elimi hic bir sekilde birakmayacaksin olur mu dedim
onayladi
cadde kalabalikti basina bir is gelsin istemiyordum
indi
elimden tuttu
magazaya girdik
bir cok futbol topu vardi
sec birini dedim
besiktas dedi
siyah beyaz bir top secti
hemen oynamaya koyulmayi denedi
burda top oynanmayacagini söyledim
anlastik der gibi yüzüme bakti
arabaya bindik,
geri geldik..
arac durur durmaz
kafesten ucan bir kus gibi kendini yola atti
topunu gururla sektirmeye basladi..
oynadi oynadi oynadi..
kan ter icinde kaldi
herkes onunla oynamak istedi
o hic kimseyi itmedi
herkesle beraber oynadi
sonra bir ara gelip koluma sarildi
basini omzuma koydu
bir kez öptüm alnindan
haydi oynamaya devam et
dedim..
onlar oynadilar..
ben onlarin seslerini
neselerini
heyecan ve enerjilerini
doyasiya icime cektim...


E.Cav 2010

Sonntag, 11. Juli 2010

Ersoy Cav - Severdim

Yagmur yagdiginda,
Ellerini tutmayi severdim,
Burnundan süzülüp düsen damlada,
Bezgin gülüsünün
Cenenden tutmasini
severdim...

Saclarini tarardin,
Sobaya biraz daha yaklasirdin,
Sedef bir tarakta
Bahar kokunu severdim...

Aksam kizilliginda,
hic yalniz degildin sen,
Herseyden biraz biraz anlatirdin,
Gözlerine bakar,
korkardim,
icimde ucusan
kalabaligini,
Severdim...

Ersoy Cav Temmuz 2010

Ersoy Cav - Bir dünya sevmek

Ask mektuplari birikmis,
Caddeler denizler almiyor,
Sairler yazmis
siirler ölmüs.
ovalar daglar
almiyor..

üzerinde oynadigin,
uyuya kaldigin,
soyunup cirilciplak koynuna daldigin.
yüzü dünyanin,

Saclari daginik,
sesi sisli,
denizleri hircin,
siddeti korkunc,

ana kucagindan
insani firlatip atmiyor,
bu nasil sevmek,
Aklim almiyor..


Ersoy Cav Temmuz 2010

Ersoy Cav - YANILIYORSUN

Dur durak bilmeden,
Nefes nefese,
kosuyorsun,
iklimler ellerinden düsüyor,
güzel bir uykuda
rüyalara bulaniyorsun,
uyanip,
gülüyorsun,
Ne bu hali hayatin
deyip.
ölüyorsun..


Cirkin bir yüzle karsiliyor seni,
Cürümüs nefesiyle bir adam.
omuzlarindan tutup sarsiyor...
Bir kelimecik titriyorsun,
Ve sonra
bacaklarinda,
böcekler,
tirnak aralarinda kemirgenler.
Kendi Gözlerine bakiyorsun.
Bos Yuvalara dolusuyor
korkularin...
Anliyorsun...


Kalkip gitmek isteyeceksin,
Sirtinda Tirnak izleriyle,
Bir nehir kenarinda
unuttugun seyleri hatirlayacaksin,
Cocukluguna titreyecek cenen,
Aglamak istesen,
Agir gelecek yalnizligin,
Susacaksin,
Yakamozlar öpecek denizlerin alnini,
uzak mor ufuklarda,
Daglar kucak acacak yeni bir yasama,
Dur durak bilmeden kos,
kos yasama...
ölmedin,
Yaniliyorsun...


Ersoy Cav Temmuz 2010

Montag, 5. Juli 2010

Ersoy Cav - Cöp

Kapi
sen Actigin icin
Kapidir,
Yollar yürüdügün icin
Yol..
Sarkilar dinledigin icin
Sarki,
Gökler baktigin icin
Mavi,
Tuttugun zaman Elim,
El,
Baktigin zaman gözüm,
Göz
Sevdigin zaman kalbim,
Kalp,
Yoksa bunlar,
Al beni ,
Cöpe At...

Ersoy Cav 2010

Ersoy Cav- Anlat

Güvercinlerin adimlarini anlat bana
haydi
sultanahmette ucusan
salini anlat,
Gökyüzünün oksayan mavilerini
anlat...
Suyun salinisini Anlat,
köpüklü denizlerini
anlat istanbulun...
öyle mutluyum ki sen konusurken,
Sacma sapan bir seyler
Anlat....


Ersoy Cav 2010

Ersoy Cav -Kadinin küfürleri

Ansizin uyanip gecenin bir aninda
ince bir tül
iki parmak arasinda,
kirli camlar
Yanagimin sirtinda,
uzanip giden caddenin sonunda,
yarali bir kadin,
kan öksürür suratima,
gögsünde
parcalanmis bir kalp
yüzüne baktigim hayatin
bir yani haksizlik
bir yani riya,

Ansizin uyanip gecenin bir aninda,
boynumda bicaklarin sicakligi
Ellerimde
kadinin soguyan gövdesi....
öptügüm dudaklari
dudaklarimda,
kadinin,
küfürleri aklimda...


Ersoy Cav 2010

Ersoy Cav -ölürken

Korkacak bir sey yok dediler,
Kararan gökler degil,
Gözlerin,
Susamistim,
Alev alevdi dudaklarim
uzanirken,
Cöllere degdi her yerim
Aglama dediler,
Yanaklarima dokundu ellerin...


Giderek uzaklasti resimlerde,
gördüklerim
Birakti ellerimi cocuklugum,
sonra,
adimlarim,
ve ilk cigliklarim...
Korkacak bir sey yok dediler...
ölen
rengi degil bir cicegin,
Bedenin...

Ersoy Cav 2010

umut

Suyu öldür,
Ates dursun,
öp dudaklarimdan,
gölgeler uyusun...

isigi tut,
karanlik korksun,
icimde solursun...
yasami sar,
ölüm dursun...

Yüzüme bak,
Gözlerin kalsin,
Gülüsünde gökkusagi,
Bulutlari cek,
Günesin yansin...

E.Cav 2010

Freitag, 25. Juni 2010

HAYVANSAL ürünler ( KOYUN )

Koyunlar cok sirin canlilardir,
biz insanlar onlari,
etleri,
tüyleri,
sütleri icin besleriz.
koyunlarin yavrularina kuzu denir,yavrulari da pek sekerdir.
Ama hemen hemen tüm koyunlarin yasamla olan son temasi
dramatik bir sahne ile son bulur...

Koyunlari Türkcede Coban diye tarif edilen insanlar Güderler,koyunlar yesil alanlar da otlayarak besiye cekilir,güzelce beslendikden sonra..korkunc sonlarina dogru bir sabah ansizin yola cikarlar...

insanlar ile koyunlar birbirlerine cok benzerler.
Koyun diye adlandirilan bu sirin memeliler,
meraksiz alik suratlari ile, yesil bir alan gördüklerinde
mutlu bir yüz ifadesiyle otlarlar.
onlarin merak etmek,ögrenmek ,gelismek,daha iyi meralarda otlamak diye bir kaygilari hic yoktur.

Bu güzel canli türü dünya var oldugundan beri,güdülmeden edemezler,
hep isterler ki basimizda bir zalim cobanin degnegi sallansin,
merak edip ögrenme,
kisilik gelistirme yetenekleri olmadigi icin,
kendine bir yön tayin etme bir yasam kurma,
ic güdüleri de dogal olarak yoktur.

Kisilikleri bir mum alevinden daha ciliz olan bu Güzel Hayvanciklarin,
En belirgin özelliklerinden biri ise
toplu halde hareket etme dürtülerinin inanilmaz derecede gelismis olmasidir,
hic bir amaca yada akla hizmet etmese de,
sürü halinde yasayan bu hayvanlar,
sürüden kopan bir baska koyunun ardindan
bilincsizce ve bir aptal cesareti ile haraket etmeyi en büyük hünerlerden sayarlar...

Buna biz Fizik`de sürü pisikolojisi deriz,
ve insan oglunun bazi güc anlatim kosullarinda
bu deyim, cok ise yarar...

Koyunlar kendileri ile benzerlik gösteren toplumlar icin,
asirlar boyu yol gösteren degerli hayvan türlerinden biri olarak
yüzyillar boyu var oldular,
ve hep var olacaklar...

Ersoy Cav 2010

Donnerstag, 24. Juni 2010

Vatan Annemiz ( Türkiye )

Vatanin,bu mevsimlerde,insanin yüzünü tatli tatli oksayan bir havasi var.Onun koynunda olmak,bir annenin koynunda olmak gibi.Ama bu Anne,vaktinden önce,yipranmis,hirpalanmis,saclari agarmis,yüzünde derin aci dolu cizgiler var.

Türkiyede iken,onlarin,iste onlarin yüzüne baktim hep,otobüs duraklarinda,beklesen,
kaldirimlarda bir bos vermislik edasiyla yürüyüp giden,
Halkin yüzüne baktim hep...

Bir kadinin ellerinden tutuyordu cocuk,
kadin bezgindi,
Cocuk haliyle cocuk...
Asvaltlardan,insanin yüzünü örseleyen sicak fiskiriyordu havaya.

Kadinlarin kaygili bakislarindan,adamlarin alnindaki cizgilere gectim,
Sonra iscilerin nasirli ellerinden,
Yorgun argin eve giden ögretmenlerin soluklarina....
Nicin böyle yalniz ve mutsuzdular,
Nicin tarihler boyunca en belirgin özellikleri olan,
`` Hosgörü`` den uzaktilar...


Iste böyle insan tenindeki izlerde dolasirken,
düsündüm bir an,
Bu ülke üc tarafi muazzam denizlerle cevrili bir yarimada,
Her bölgenin kendine özgü ,bir kültürü var,
Corak topraklarina bile ,bir gayreti insan eli degdiginde,
Cennete dönüyor da kupkuru alni,
Sonra `` Asik veysel`` in sazi beliriyor bugulu düsüncelerin icinde,
Karnın yardım kazmayınan belinen
Yüzün yırttım tırnağınan elinen
Gine beni karşıladı gülinen
Benim sadık yarim kara topraktır
. . .

Düsünceler birbirlerine carpadursun aklimin icinde...

Gelip dayandigim bir yer var...

Bu Güzel ülkede,
Aslinda kimin hangi irkdan,hangi boydan ve hangi dinden geldiginin bir önemi yok,
iste o Vatan , Annemiz
onu her gün dövselerde,
Saclarini tarumar edip
yerlerde sürükleselerde,
Parselleyip en güzel yerlerini,
Satsalarda,
utanin der gibi inadina,
Sarip sarmaliyor cocuklarini...


Son söz:
Bir ülkede farkli irklardan,farkli dinlerden, farkli kimliklerden gelen insanlarin,
Yada o ülkenin Yerli halkinin
Sahiplenme duygulari,
o ülkenin nimetlerinden esit oranda faydalandikca kuvvetlenecektir.
Bir Yarimada düsünelim ki,
Denizlerinde Halkin yüzde 50 si belkide yüzmeden,
Piril piril gencleri sevdikleri ile bir Gün batimini seyretmeden,
Sahil seritlerinde dizilmis binlerce Otelde bir gece konaklayamadan
ölüp gidiyor...

Türkiyede en azindan yerinden cikmis bir dislinin
ahenk icinde dönmesi icin,
insanlarin ülke nimetlerinden en az ötekiler kadar faydalanmasi
bana göre kacinilmaz bir gercektir.
Buna giden yolda bellidir.

Ersoy Cav 2010

Mittwoch, 23. Juni 2010

Vatan üzerine ( Türkiye )

Bir cok insanin fark etmedigi bir cok sey var. Demek ki,insan gördükce,yasadikca,tecrübe edindikce,olaylari daha iyi kavrayabiliyor.Türkiye cok klise bir söylem olsada dünyanin en güzel,ülkesi.Cografi konumu,dogasi ,kültürü ve insanlari ile cok özel bir ülke.Ben bir Rus olsaydim,Yada bir Alman,Yada bir ingiliz,Türkiyeyi görüp tanidikdan sonra ,yine ayni seyi düsünürdüm.Ama kiskanclik gösterip bunu böyle rahat söyleyemezdim.Nicin Türk degilim diye üzülürdüm belkide.
Insanin,Milletini,vatanini,Topragini sevmesi,ancak kötü niyetli insanlar icin,irkcilik,yada asiri milliyetcilik olarak algilanabilir.
Ortada Dünyanin En güzel bölgesinde,verimli topraklari,renkli insanlari,bin yillara uzanan kültürü ile bir ülke var ise,onu samimi duygularla sevmek gerekir.Bu sevgiye kimin ne isim taktiginin da aslinda bir önemi yok.
`` Vatanini en cok seven isini en iyi yapandir `` diye bir söz ögrenmistik askerde.Aslinda bu sözü söyle de söyeyebilir insan `` Vatanini en cok Seven , onu en Cok elestirendir ``

Bir gün o güzel ülkede,
yasama veda etmeden önce,
yoksullugun en aza indigini,
Trafikde Arac kullanan insanlarin,hos görü ile davrandigini,
Siyasetcilerin,
Calmadan ,cirpmadan halki layik oldugu yasam düzeyine tasidigi,
Bilime ,teknige,sanata en yüksek degerin verildigini
Görmeyi cok isterdim...

Bir gün o Güzel ülkede,
Son nefesimi vermeden önce,
Genc kizlarla,Erkeklerin
Vatan sathinin her yerinde
El ele tutusup,sinemalara,
tiyatrolara gittigini ...
Annelerin,
Sehit tabutlarina sarilmadan
huzurlu yasamlar sürdügünü,

Görmeyi cok isterdim...

isterdim de...isterdim...

Ersoy Cav

Sonntag, 9. Mai 2010

Ersoy Cav - Kücük

Ne daglar ne denizler,
Acilarimdan ,
daha büyük degiller,
yaptiklarim,
gündelik seyler,
üsürken
cebimde ellerim,
yagmurda cökmüs omuzlarim,
islanirken
umurumda bile degil
saclarim...
titriyor cenem,de
Kalbim senden büyük degil..

her seyin sustugu bir yerde,
uzat ellerini,
ciceklerimiz orada,
yarim biraktigin resimler,
her nedense,
ictigin sular,
dinledigin sarkilar,
okudugun kitaplar orada...

Bir sona varir sesinle
tenimde,
her seyim
nefesim terk etmez de beni..
Yasamim,
ölümünden..
büyük degil...


Ersoy Cav Mai 2010

Montag, 3. Mai 2010

Ersoy Cav - Gitar calan adam

gitar calan adam,
bana bir sarki cal
gittigim yol uzak
tuttugum el solgun,
icimde anlatilmaz
acilar..
gitar calan adam...
dön de bir...
yüzüme bak...

Mai 2010

Ersoy Cav - KARMASA

ucuzlarisz sevdalar,
boynunda bir kolye,
kolyede bir isim
yada bir resim
nazli kizin biri
saclari ayrilmis ortadan
alttan alttan,
bakiyor utangac..



ucuzlasir sevdalar,
bir kac hesap sonra,
bir tükenisin yanibasinda,
dudaklarin nerde
ellerin kimde,
isigi öldüren kim,
karanligi seven kim...


karisir her sey birbirine
ten ,terine,
telefon sesleri,
kirlenmis sayfalar,
ucusup giden bulutlar..
ugursuz bir hava
zaman geliyor..


ölü bir beden bir yerde
boynunda bir kolye
kolyede bir isim
yada bir resim
resimdeki kiz,
gözlerinde yas,
agliyor kana kana..
doymamis daha sana..

bitiyor yasamlar..
ölüyor sevdalar...


Ersoy Cav Mai 2010

Ersoy Cav- at adam

seni sevdim ya,
zaten ot gibi hayat
yoksun ya
sürekli gevis getiresim var...

at olasim var...
bana bin diye
yelemden tutup
rüzgari
bir cirpida ic diye...

Ersoy Cav mai 2010

At` yalani...

Ersoy Cav - hic bir sey üzerine

siradan seyler,
radyo muzikleri,
sabah saatleri
ötüp duran alarmli saati durdurmak
uykuya bogulmus gözlerle
felan,
yada fistik..

bir kac rutinden biridir sifonlari cekmek,
kücük olan nedir?
bir baskasinin felaketi mi?
kup kuru teselli sözleri mi..


sifonu cektiginde,
gürleyip akan su
belkide bir böcegi katip önüne götürecek
bogulmayip belkide can cekisecek...
kücük olan nedir?
bir baskasinin ezilmisligi hezimeti mi?
icten ice
nefretle...
sevinmek mi?

siradan seyler,
ütüler,
gömlekler,
yazin ayaga giyilen
hafif terlikler...
felan yada..
fistik..


Anlamsiz..

Mai 2010

Ersoy Cav - TAS

Gittigim yolda
bir tas gördüm,
kimsesiz ...
yalnizligi uzanmis,
bir geceden bir baska geceye,
dili olmamis,
susup durmus,
bir heceden bir baska heceye...

Yildizlari ölü gecede,
bir tas gördüm...
hic bir zaman yasamamis
hic bir zaman gülmemis,
bir tas...
öylece sessiz,...
benim kadar kadar,
kimsesiz...


Ersoy Cav Mai 2010

Ersoy Cav - Sitem

Zamanin rüzgarlari,
Tutar seninde ellerinden,
kokumu duy,
Terkedilmis daglarin,
öksüz gölgelerinde,,,
diz cöksün kalbin,kadin,
hatirla beni...


olur olmaz bir yerde
bükülürken yine,
endaminda gülüsün,
gözlerinde kücük gören bakisin,
icimde varligin,
icimde dayanilmaz kalabaligin,
yalnizligin diz cöksün,kadin...

Yildizlari tutsun saclarinin siyahi,
bilmedigin sarkilari ögren,
dinle bak..
kirilmis kalplerden,
tesellisiz günlerden,
anlatacaklarim var...
isiklarin bogulsun...
yarinlarin diz cöksün,kadin...

Ersoy Cav Mai 2010

Ersoy Cav - Seni Sevmiyorum

kac gecenin sabahi
ellerinden alindi,
sevmiyorum
bu karanlik bakisini
sevmiyorum bu
ceneni inatla kaldirisini

kac oyuncagin elinden alindi
kac oyunun yarim kaldi
sevmiyorum
bu acitan,
küskün yanini...
sevmiyorum...

sustugunda ,
bir kalabalik icimde,
kirpiginde naz
gamzende
cig damlasi,
buz tadi...
sevmiyorum,
ezbere öpüslerini,
sevmiyorum,
seni...


Ersoy Cav April 2010

Dienstag, 27. April 2010

Ersoy Cav - ögrendim

en sonunda
bir sey ögrendim.
tüm yanligli ve hatalarimdan sonra
bir sey..

ac ve hüzünlü gecirdigim günler oldu
aksam saatleri öyle acimasiz
gelip yerlesti
yasadigim sehirlerin üstüne,
herkesin
umarsiz gidislerini
dert ettim kendime,
ev pencerelerinden süzülen isiklari
kiskandim..

onlar mutlumuydular...

eskimis ayakkabilarimin
su aldigi oldu
üsüdügüm oldu
öldüresiye,
agzimda nefesimin dondugu oldu...

en sonunda bir sey ögrendim...
tüm inis ve cikislarimdan sonra
ögrendim...

öylesine konusan adamlar,
öylesine dinleyen adamlar
güzel maskeli
kadinlar gördüm...
doyunca migdesi
dislerinin arasinda
kürdanli
canavarlar gördüm...

en sonunda bir sey ögrendim...
artik hep ayni seyleri tekrar etmeyecegim..
ne ögrendigimi
hic bir zaman söylemeyecegim..


Ersoy Cav April 2010

Ersoy Cav - Kurbaga ve sair

bir sairle
bir
bataklik kurbagasi
ayni seydir
ikisi de
nafile
cirpinir dururlar...


Ersoy Cav April 2010

Ersoy Cav - yanilma

öpmekten korkuyordum seni
öyle güzeldi dudaklarin,
öpsem
ölürsün saniyordum,
kalbinin hizla carpacagini hesapliyordum
arkamda hep
senin icin alinmis bir sey saklardim..

hic veremedigim
bir cok sey..


öpmekten korkuyordum seni
öyle güzeldi hayallerin
öpersem
düsersin saniyordum..


bir gün ansizin,
kulagima egildin..
sen bir prens degilsin dedin...


ölmemden hic korkmadin...


Ersoy Cav April 2010

Ersoy Cav - AH

ah..ah..
sarkilar ah..
yaniyor dilimde..
ah...

dirilir ölü düsler,
ellerinde mumlar...
isiklari titrek..
sevincleri...
ah...


ah ..ah...
mezarlik yesili
daglar tepeler,
yagmur yagiyor
haydi kalk...
adin dilimde..
ah...


ah...ah...
gögsünü yirtan nefeste
ah...
az gözünü bir bak...
dün bu güne selam söyledi...
nerede simdi yarinlar...
ah...ah...


Ersoy Cav 2010 April

Ersoy Cav - Gidisin

öyle bir gidisin olmaliydi ki
yikilmis bir virane gibi
kalmaliydim ardindan
tozum dumanima karismaliydi
cöküp dizlerimin üstüne
aglamaliydim
cekip kendi saclarimi
kendi canimi acitmaliydim,

ellerim gecmeliydi topraga
günes düsmeliydi göklerden
karanlik dolusmaliydi her yere
gözlerim yanmaliydi
kor kor...
öyle bir gidisin olmaliydi..

Ama böyle olmamaliydi..


Ersoy Cav 2010 April

Ersoy Cav - KIYI

bana yazdigin bir mektubu okudum
seni seviyorum
yazdigin yere
sigarayla bir delik actim
deligi gözüme dayadim
etrafa yeniden baktim..

her sey eskisi gibi
yine yoksun
yine yoksun
yine yoksun...


April 2010

Ersoy Cav - Yarim kalan siir

biliyorum,
sendin o ayak uclarina basip
sessizce gecen bahar,
yagmur biraktin avuclarima,
yesil yesil sana uyandim,
topraktim ben
icimde uyanan
biliyorum,
sendin...


Sendin,
kulagima sesini fisildayan,
yaslandigim gece karanliklarinda,
sirtimda ürpertip duran sendin...
biliyorum...
( yarim birakiyorum)

Ersoy Cav - Kapattim

Yasamin,
köseli cirkin agzina,
bir carpi attim,
kapattim...

Ersoy Cav April 2010

Ersoy Cav - Kapattim

yasamin köseli agzina
kocaman bir carpi attim,
Kapattim..



Ersoy Cav 2010 April

Ersoy Cav - Duraktaki kiz

sabah olsa yine,
sen gelip beklesen
otobüs duraklarinda,
gecmez bu geceler
inan gecmez,
yüzünü ceplerime doldurdum,
ellerimde
bakislarin....
ah o otobüs hic gelmese...

Ersoy Cav April 2010

Ersoy Cav - Gelirmisin benimle

gelirmisin benimle,
Gittigimiz yerde hic bir sey olmasin,
hic bir sey ama,
amansiz bir bosluga gidelim,
kendimiz yapalim gök mavilerini
deniz maviliklerini
günes isiklari yapalim,
aksam serinlikleri yapalim seninle
bir ressam gibi
ellerimizde yasamin boyalari olsun,
bir manzara ciz
hayal ettigin gibi,
bir kadin yarat gözleri hüzünsüz
cocuklar yap yanlarina
hep gülen cocuklar,
ucurtma tutustur ellerine,
her sey onlarin istedikleri gibi olsun..

gelirmisin benimle,
bir yere gidelim seninle
hic bir seyin olmadigi bir bosluga gidelim.
kendimiz yapalim aksam kizilliklarini
gerektigi kadar yildizimiz olsun
gökyüzümüzde,
sonra
uzak dag etekleri yap
kuzularin oldugu..
coban kavallarini unutma,
öglen saatlerinin
insani mutlu eden isiltili sicakligini
öylece birak ellerime,
her sabah sana uyandigim günler yap.
her sey istedigin gibi olsun...


Gelirmisin benimle,
Gittigimiz yerde hic bir sey olmasin,
Amansiz bir bosluga gidelim,
Kendimiz yapalim baharda,
uyanan kirlari,
Ciceklerimiz olsun sonra,
topragin sevgiyle öptügü,
bir nehir akip gitsin basucumuzdan,
baliklari olsun,
yosut tutmus taslari olsun...
gelirmisin benimle.
o boslukta olalim,
her sey biz olalim....

Ersoy Cav - April 2010

Ersoy Cav - Türkü

bir türkü bilirdin sen,
haydi söyle bana,
nasil gamzelenirdi yanagin,
heveslerin en güzeliyle
söylerdin...
raki beyaziydi saclarim
haydi susma söyle

`` izmirin kavaklari
dökülür yapraklari``

Ersoy Cav April 2010

Ersoy Cav - öteki

bu dünyanin bir gözü,
öteki kan
irin
ve kül
bu dünyanin bir ayagi,
öteki camur
bosluk
ve cirkin
bu dünyanin bir kolu
kirik,
zavalli
ve caresiz
bu dünyanin bir yanagi
öteki arsiz,
uslanmaz,
ve riyakar,
bu dünyanin bir tarafi,
haksiz,
acimasiz
ve kahpe,
öteki yani..
Bastan assagi,sen..

Ersoy Cav April 2010

Ersoy Cav - Sebepsiz

Sen üsümek nedir biliyor musun
kücüldügünde omuzlarin,
Ellerin buz gibi ceplerinde miydi?
sirtini dönöp gitmek istediginde
gittin mi?
ayaginin altina serilen
pamuk yüzüydü hayallerinin,
Sevinclerini
hic sebepsiz,
öptün mü?

Sen korkmak nedir biliyor musun,
duvarlara carptiginda bakislarin,
kirpiklerin dagildi mi?
bir köseye cekilip
bir duaya dokundun mu?
gögsünden fiskiran
cocuklugunun gülen yüzüydü...
kosup da yoruldun mu?
yoksa sen,
hic sebepsiz...
öldün mü...


Ersoy Cav April 2010

Ersoy Cav - baslamak isterken

bir varmis, bir yokmus diye,
baslamak isterken
masalina,
Telleri koptu,
kemanlarin,
bir adamin elinden,
sarkilari düstü,
öyle uzak bir yerlerde,
öyle hic görmedigin bir yerlerde,
sesine dikenler batti....


hep yarim kalan seylerden
bir bütün oldu yasam,
sonra kirildi aynalar,
gürültüyle dagildi kaldirim taslari,
kuslar sebepsiz ölüverdiler
dallarinda,
suya dokundum..
icimden yasami cekti aldi
yakamozlarin..

bir varmis ,bir yokmus
baslamak isterken,
dudaklarin mordu,
ölüm parmaklarini..
dudaklarina koydu...

Ersoy Cav April 2010

Montag, 19. April 2010

Ersoy Cav - Dans

iceriye girdigimde,
ibrahimtatli sesin
`` bebegim`` sarkisi kulagima bir tokat gibi patladi
bu sarkiyi nedense hic sevmiyorum,
ama iste bir seyi sevmezsen günde bes kez karsina cikabilir,
tipki cok sevdigin bir tisörte ocakdan yag sicramasi
yada sigara atesinin düsmesi gibi,
aslinda kiyaslama yanlis oldu
kiyaslamanin yanlis olmasinin sebebi sudur
okuyucu olarak bunu bilmek senin en dogal hakkindir.


dügün salonunda
bu berbat sarki esliginde
dans eden cifler genel olarak birbirlerine yakismiyorlardi,
erkekler estetikden yoksun bir sekilde
saga sola yatip yatip düzeliyorlardi
kadinlar ise bir soba borusunu kocaklar gibi kucaklamislardi partnerlerini...
arkaplanda
`bebegim`
icimden dedim ki..
ben geldim...


dügünlerde,hic degismeyen her sey burda da vardi
bir balonun pesinden kosan üc dört cocuk
masanin birine yatirilmis bir bebek
ben o bebeklerin o gürülltüde nasil uyuduklarini
hala merak ederim,
orkestara siradan..
peki nicin ben burdayim...
davetlide degilim acikcasi...
ama X buradaymis
gelinin akrabasi oldugunu bir arkadasimdan duyar duymaz
solugu burda aldim..

onu yaklasik bir yildir seviyorum,
sevdigimde
söyle,
eli elime degmis degil,
yalniz seviyorum hepsi bu
dügün salonunda daha cok kalabaliga karisarak,
kösebucagi bakisimla taradim,
eh niyahet onu bir kösede oturur buldum,
cesaretimin tümünü toplayip
yanina dogru yürümeye basladim...
beni hemen tanidi,
yüzünde SIKILMIS bir ifadeyle tavanda gözlerini gezdirdi
bende biktigini bu kadar belli etmeseydi
ortamin tadini biraz cikarabilirdim aslinda,
karsisina gittim durdum
sol elimi tuhaf
komik
para ister gibi uzattim
aslinda öyle uzatmamisimdir
o an insan öyle saniyor...
bir kac saniye yüzüme bakti
sonra güzel burnunu sertce havaya kaldirdi...
bir dut agacindan düsmüs gibi
acidi her yerim
iki kolunu gögsünün üstünde birlestirip
serce saclarini cevirdi
elim
tuhaf
komik,
caresiz havada kaldi...
üc bes cocuk yine bir balonun pesinden kosturdu
arkada hala ayni sarki...
` bebegim,bebegim`

Ersoy Cav April 2010

Ersoy Cav - Son Dakika

Arik alismistim,
kücük elim kapiya kendiliginden uzanir,boyasi dökülmüs kapiyi yavasca aralardi,
her seferinde ayni berbat gürültüyü yapardi o kapi,
gecebilecegim kadar actiktan sonra kapiyi,
sessizce en dipteki odaya giderdim,
bu evde icime dokunan o hava
bir gün olsun yerini
ferah bir duyguya birakmadi,

kadin yine sirt üstü yatiyordu.
dagilmis beyaz saclari
coktan ölmüstü belkide
ne kadar ses cikarmamaya calissamda beni fark etti
basini agirca geldigim yöne dogru cevirip güclükle gözlerini araladi
bana her baktiginda nedense
tebessüm ediyormus gibi gelirdi bana
oysa öyle yorgun öyle bitkin öyle hastaydi ki,
cogu zaman dayanamazdim ona bakmaya,

Yanina yaklasip oturacagim sandalyeyi cektim
oturmadan önce kapali perdelerden birini hafif araladim,
isiktan rahatsiz oldugunu biliyordum..
oturduktan hemen sonra...
derisi kemiklerine yapismis elini yorganinin altindan cikardi
ben elini ellerime aldim,
ne kadar soguktu,
yüzüne bir güzel anlatim vardi,
kalkabilse yerinden
kim bilir neler yapamk isterdi diye düsündüm dakikalarca
elleri biraz isindi ellerimde
elini gögsünün üstüne birakip
beraberimde getirdigim bez torbadan
onun icin topladigim papatyalari aldim...
gögsünün üstünde duran elinin sütüne koydum
yüzüme derin , anlatilmasi zor bir bakisla uzun uzun bakti
perdesi aralanmis pencereden odaya süzülen isik
karanligi bicak gibi kesiyordu
gögsü papatyalarin altinda
bir kac kez yükseldi
ve sonra hic kipirtisiz öylece kaldi....

bakislarinda bir sadelik,
cildinde hic görmedigim bir tazelik gördüm,
incelmis cenesi usulca düstü yana
gözleri daha bir acik
daha bir canli
ve tatli bir tebessümle...
sonsuza dek hep öyle kaldi..

duran kalbinin üstünede papatyalarim..
Agladi...


Ersoy Cav