Montag, 19. April 2010

Ersoy Cav - Son Dakika

Arik alismistim,
kücük elim kapiya kendiliginden uzanir,boyasi dökülmüs kapiyi yavasca aralardi,
her seferinde ayni berbat gürültüyü yapardi o kapi,
gecebilecegim kadar actiktan sonra kapiyi,
sessizce en dipteki odaya giderdim,
bu evde icime dokunan o hava
bir gün olsun yerini
ferah bir duyguya birakmadi,

kadin yine sirt üstü yatiyordu.
dagilmis beyaz saclari
coktan ölmüstü belkide
ne kadar ses cikarmamaya calissamda beni fark etti
basini agirca geldigim yöne dogru cevirip güclükle gözlerini araladi
bana her baktiginda nedense
tebessüm ediyormus gibi gelirdi bana
oysa öyle yorgun öyle bitkin öyle hastaydi ki,
cogu zaman dayanamazdim ona bakmaya,

Yanina yaklasip oturacagim sandalyeyi cektim
oturmadan önce kapali perdelerden birini hafif araladim,
isiktan rahatsiz oldugunu biliyordum..
oturduktan hemen sonra...
derisi kemiklerine yapismis elini yorganinin altindan cikardi
ben elini ellerime aldim,
ne kadar soguktu,
yüzüne bir güzel anlatim vardi,
kalkabilse yerinden
kim bilir neler yapamk isterdi diye düsündüm dakikalarca
elleri biraz isindi ellerimde
elini gögsünün üstüne birakip
beraberimde getirdigim bez torbadan
onun icin topladigim papatyalari aldim...
gögsünün üstünde duran elinin sütüne koydum
yüzüme derin , anlatilmasi zor bir bakisla uzun uzun bakti
perdesi aralanmis pencereden odaya süzülen isik
karanligi bicak gibi kesiyordu
gögsü papatyalarin altinda
bir kac kez yükseldi
ve sonra hic kipirtisiz öylece kaldi....

bakislarinda bir sadelik,
cildinde hic görmedigim bir tazelik gördüm,
incelmis cenesi usulca düstü yana
gözleri daha bir acik
daha bir canli
ve tatli bir tebessümle...
sonsuza dek hep öyle kaldi..

duran kalbinin üstünede papatyalarim..
Agladi...


Ersoy Cav

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen